Başlıkta kısaltılmış şeklini yazdım asıl söz su: ''Daha onu teknolojik olarak yapmak biraz imkan dışı gibi gözüküyor. Elimizden geleni yapacağız.''
Söyleyen kim?
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Türk Sanayicileri ve İşadamları (TÜSİAD) Derneği Yüksek İstişare Konseyi (YİK) eski Başkanı Mustafa Koç.
Kime ve nerede söylemiş?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TÜSİAD 41. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada YİK Başkanı Mustafa Koç'a otomobil üretmeleri için teklifte bulunmuş ve bunun üzerine Mustafa Koç bu cevabı vermiş.
Şimdi ben bir Makina Yüksek Mühendisi olarak piyasayı az çok biliyorum ve bu cevap benim tabii ki ilgimi çekti.
Aslında Mustafa Koç’a hem kızıyorum hemde kendisini tebrik ediyorum.
Tebrik etmemin sebebi gerçekçi olması. Mesela Başbakana alışık olduğumuz şöyle de bir cevap vererek kesip atabilirdi: „Şu anda şartlar müsaait değil ama inşallah bunu da yakında yaparız.“ Ama ne yaptı: Biz beceremiyoruz ve yakında da beceremeyeceğiz diyerek gerçekleri söyledi.
Şimdik Koç Holding Otomotiv Grubu 5 birimden oluşuyor: Bunlar Ford Otosan, Otokar, Otokoç Otomotiv, Tofaş, Türk Traktor.
Senelerden beri lisans altında arabalar üretilip yurt dışına satıyorlar.
Şimdi bir bakalım Koc.com.tr’de mesela Tofaş bölümde neler yazyor:
2010 ve sonrası Tofaş, 2010 yılı için önceliklerini kalite mükemmeliyeti elde etmek, maliyet rekabetçiliğini artırmak, sektör öncülüğünü devam ettirmek, müşteri ve artan trenddeki bayi memnuniyetini daha da yukarı taşımak, sürdürülebilir ve kârlı büyüme ile tüm paydaşlarına değer yaratmak olarak belirlemiştir. Uzun vadeli stratejisini ise “WCM -World Class Manufacturing/Dünya Klasında Üretim” programında elde ettiği başarısını altın seviyeye taşırken bu tecrübeyi yan sanayisinde yaygınlaştırmak, Fiat tarafından ‘tercih edilen’ bölgesel Ar-Ge ve üretim merkezi olmak, Ar-Ge ve üretimde kendi kendine yeterlilik ile sürdürülebilir ve kârlı büyüme hedefleri çerçevesinde oluşturmaktadır.
Bu yazıda herşey var „sektör öncülüğu“, „başarı“, „tecrübe“ ve en önemlisi „Ar-Ge“.
Işte ben buna kızıyorum: Senelerden beri araba pazarındasın ve üretip yurt dışına satıyorsun. Hiç mi tecrübe edinip bir şeyler kapmadın. Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) merkezi olmak istiyorsun ama bir araba bile üretebilecek bilgi ve imkanlara sahip değilsin.
Bundan şu sonuç çıkıyor: Yapılan Ar-GE araştırmasının Türk mühendislerine hiç bir katma değeri yok. Yapılan AR-GE araştırması ya kalitesiz yada tamamen lisans sahibin konrolü altında yapılıp onlara katkı sağlıyor.
Websitesini okuyan ama başka bir izlenim alabilir.
Maalesef Türkiye’nin teknoloji alanında gerçeği bu. Çoğu şeyleri yapacak kapasitede değil. Asıl sorun tüccarlıktan sanayiliciliğe geçiş yapılamamış. Tüccarlıkta risk ve sermaye düşük , sanayicilik daha zor. Elleri taşın altına koymanın zamanı geldi de geçti de.
24.01.2009 tarihli “Saadet çarkı” başlıklı yazımda Almanya’nın nasıl en son teknolojiyi geliştirip kullanarak ekonomiye hem canlı tuttuğunu hemde herkes için nasıl bir kazan-kazan ortamı yarattığını yazmıştım.
Özellikle 14.12.2008’de “Ekonomideki tarihi fırsat” ve halen anlamayanlar için 27.04.2009’da „Ekonomik kriz ve yatırımcı pusulası“ başlıklı yazımda ayrıntılı şekilde bu sorunun çözümü için tarihi bir fırsat olduğunu yazmıştım.
Madem istediğin şeyi kendi başına üretemiyorsun o zaman parayı basıp o istediğin şeyi kendi başına üretebilecek kapasiteye sahip olan şirketi satın alacaksın. O dönemde teknoloji açısından çoğu şirketler kelepir fiyata alınabiliniyordu.
Her kulağa hoş gelen şeye inanmamak lazım. Teknoloji açısından daha çok ekmek yememiz lazım.
Her türlü maddi imkana ve senelerden beri edinilen tecrübeye rağmen bir araba bile bağımsız üretemiyorsak o zaman bir şeylerin yanlış gittiğini kabul etmek lazım.
Zaten ithalat ile ihracatın arasındaki farkın bir türlü kapanmayışı ve özellikle (ara mal ve sermaye) ithalatın azalmayışı yurt dışına bağımlılığın ne kadar yüksek olduğunun bir kanıtı.
Üretilen şeylerin parçlarını yurt dışından getirip montaj edip tekrar satmak bir marifet değil.
Parçaları kendi bilgimiz ve teknolojimiz sayesinde üretip montajını yaptıktan sonra bitmiş ürünü yurt içine ve dışına satmak gerekiyor. Parça tedarikçisi olarak da para kazanılması ve özellikle marka ve lisans sahibi olunması gerek. Asıl bunlar bir marifet ve ekonominin ihtiyacı olduğu şeyler. Bütün katma değer zincirini değerlendirmek gerek.
Son olarak şunu da belirteyim: Türkiye’de tüccarlıktan sanayiciliğe geçmeye uğraşırken (daha doğrusu geçmemeye direnirken) bazi gelişmiş ülkeler bunu da aşmış ve bunun da ötesine de geçip bilişim teknolojisine adım atmış yada ağırlık vermiş. Büyük paralar artık başka yerlerde ve başka sekilde kazanılıyor. Bir Facebook’u misal alın; bir kaç sene içinde sirket 50 milyar $ değere ulaştı.
Neyse ben yazımı bitireyim.
Araba yapmasını bilen mühendis arkadaşlar bu yazımı da referans alıp Koç Holding’e baş vursunlar. Sanırım havada kapışılırlar.
Ben de gidip bari araba nasıl yapılır öğreneyim. Belki Mustafa Bey beni arayıp sorar bende şimdi bilemezsem ayıp olur…………
|