20.10.2009 tarihli “ Yine bir zeka tartışması…...” ve 12.09.2010 tarihli “ Tencere yuvarlanmış ve kapağını bulmuş...” başlıklı yazılarimda bazi insanların genlerinden dolayı zeka düzeyi düşük olduğunu belirten, Türklerin bazi ırklar ile karşılaştırıldığında doğuştan aptal olduğunu ve Yahudulerin kendine öz bir gen taşıdıklarını söylemiş olan Sarrazin adlı politikacı ve ekonomistten bahsetmiştim. Bunun haricinde daha çok şey söyledi ve hatta bir kitap yazdı. Bunların hepsine bu iki yazımda değindim.
Ama yine de özet şeklinde bir hatırlayalım ve bakalım Sarrazin „Lettre International“ dergisindeki mülakatında Türklere yönelik neler söylemişti:
* "Türk çocukları yüzünden Berlin aptallaşıyor"
* "Türk ve Arapların manavlıktan başka işlevi yok, ekonomiye bir katkı sağlamıyorlar."
* "Devletten geçinen, bu devlete karşı çıkan, çocuklarının meslekleri için yeterince ilgilenmeyen ve sürekli başörtülü yeni küçük kızlar üretenleri kabul etmek zorunda değilim."
* "Türkler, aynen Kosovalıların Kosova'yı yüksek doğum oranı ile fethettiği gibiAlmanya'yı fethetmek istiyorlar."
* "Eğer Almanlardan IQ olarak yüzde 15 daha zeki olan doğu Avrupalı Yahudiler olsaydı bu hoşuma bile giderdi."
Bir süre sonra „Deutschland schafft sich ab“ yani „Almanya kendini ortadan kaldırıyor“ isimli piyasaya çıkan kitabında daha ayrıntılı şekilde fikirlerini ele aldı.
Bu arada Sarrazin’in en büyük destekçilerinden olan ve yeni kitap tanıtımını Sarrazin ile beraber yapan –bu çok ilginçtir- Necla Kelek isimli Almanya’da yaşayan Türk kökenli Alman sosyolog bayanı da unutmayalım.
Şimdi Sarrazin bilindiği gibi Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi ve bu vatandaşın bakış açısı partide doğal olarak huzursuzluk yarattı ve partiden atılması gündeme geldi. Ilk atılma tehlikesinden kolayca sıyrılmıştı ve rahat durmadığı için ikinci bir uğraş içine girildi. Bu arada ikinci kez partiden atılma denemesinin başarılı olacağından ve Sarrazin’in partiden ihraç edilecegine kesin gözüyle bakılıyordu. Ama beklenmeyen oldu ve Sarrazin kendi partisinin ilçe örgütünün kurduğu bir uzlaşma kurulunun önüne çıktı ve yalnış anlaşıldığını belirtti. Bunun üzerine parti tabana sormadan ihraç istemiyle verdiği bütün dilekçeleri geri çekti ve bu „minik Ilçe Kurul’un“ önünde uzlaşmaya varıldı ve olay şimdilik kapandı .
Olan oldu ve ortalık karıştı. Bilindiği gibi SPD Türklerin ve yabancı uyruklu vatandaşların tercihleri arasında parti olarak hep ilk sırada gelmiştir ve bu partiye üye olan hatta bu partiden milletvekili olan Türk ve yabancı uyruklu vatandaşlar da var.
Bu „beraat“ olayından sonra SPD’den artık kaçış başladı ve çok sayıda Türk ve yabancı kökenli vatandaşlar artık bu partiden ayrılmak arzusu ile istifa dilekçelerini partinin yetkili kurullarına sundular. Hatta SPD içinde Yahudi Grubu‘nu kuran Sergey Lagodinsky de partiden istifa etti.
Düşünün bir: Siz bir parti için çalışıp çabalıyorsunuz ve bu parti sizin bir yabancı kökenli olarak ve irk teorisine dayanarak „geri zekalı“ olduğunuzu iddia eden bir kişiye sahip çıkıyor.
Dediğim gibi ortalık karıştı ve istifa üzerine istifa geliyor ve parti yönetimi suçlu arayışı içine girdi.
Bundan sonra ne olacak ya da ne olabilir:
a) Yabancı kökenli vatandaşlar olup bitenleri alttan alıp Sarrazin’in düşünceleri ile uyumlu değerleri paylaşan bir partiye oy vermeye yada aktif üyeliklerini sürdürmeye devam edecekler.
b) Yabancı uyruklu vatandaşlar belirli ırktan gelen insanların genlerinden dolayı geri zekalı olduklarını iddia eden bir kişi ile ayni çatıda olmak istemeyip ona sahip çıkan partiden ayrılacaktır. Bu arada istifalar çığ gibi geliyor ve muhtemelen bu vatandaşlar Yeşiller Parti’sine geçeceklerdir. Zaten şu anda Yeşiller oy olarak SPD’yi çoğu kesim ve bölgede geçmeye başladılar ve en son kısa süre önce Baden-Württemberg eyalet seçimini kazanıp SPD ile koalisyon kurdular. Ilk kez bir eyalette Başkanlığı kazandılar.
c) SPD’nin bu durumdan en iyi şekilde sıyrılmasını sağlayan bu seçenekte parti yönetimi Sarrazin’i ikna edip- aynen Alman Merkez Bankası’nın yönetiminden ayrılması gibi- onu istifaya zorlayacaklar ve o da bunu kabul edecek.
Bu arada medyadaki haberlere göre Sarrazin’in avukatı müvekkilinin halen aynı fikirde ve söylediklerinin arkasında olduğunu söyledi.
Bir de şunu da belirtmek lazım: SPD’nin içinde Sarrazin’e çok ılımlı davranıldığını ve „beraat uzlaşmasının“ yanlış olduğunu söyleyen geniş bir kesim de yok değil. Özellikle SPD’ nin gençlik kolları isyan ediyor. Ama artık olan oldu ve bakalım bu olay klasik bir “pire için yorgan yakmak“ olayına dönüşecek mi.
Üstte belirttiğim seçeneklerden hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin Yeşiller Partisi’ne bir kayma olacak gibi gözüküyor- ki Yeşillere yönelik bu seçmenlerdeki tercih değişikliği zaten Japonya‘ daki faciadan sonra sırf sadık SPD seçmenini değil bütün öbür partilerdeki seçmenleri de kapsıyor.
Şimdi Kelebek etkisine gelelim:
Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. İsmi, Edward N. Lorenz’in hava durumuyla verdiği örnekten geliyor: Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir
Bundan yola çıkarak bir öngörüde bulunmak istiyorum: Japonja’daki felaket ve bu Sarrazin olayı şu anda eyalet bazında olduğu gibi 2013 senesindeki Almanya Genel Seçimini de etkileyecektir ve Yeşiller Partisi onümüzdeki 2 sene içinde ellerine düşen fırsati iyi kullanırlarsa ilk kez (şimdi Baden-Württemberg eyaletinde olduğu gibi) bir Başbakan çıkaracaklardır. Bu da Alman enerji piyasasında büyük bir depreme yol açacaktır. Ama bunun ötesinde Almanya dış politikasında köklü bir değişiklik olabilir ve özellikle Türkiye‘nin Avrupa Birliği üyeliği ve Türklerin vize muafiyeti açısından çok olumlu noktaya gelinebilir. Almanya ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye bakış açısı tamamen (olumlu yönde) değişebilir.
Bu açıdan Sarrazin’e aslında teşekkür etmek lazım- onun sayesinde dünya düzeninde olumlu değişiklikler olabilir.
Bahise giren var mı?
|