Evet Almanya’da „Noel Bayramı” sona erdi ve yine alış veriş merkezlerine hücüm oluştu. Her yerde insan akını, trafik kilitli ve çarşılar insan kaynıyor. Bu manzara Papazları düşündürücü kılmış olmalı ki geleneksel Noel konuşmalarında bu konuya büyük bir bölüm ayrılmıştır.
Artık vatandaşlar bu tür bayramlarda bayramın asıl anlamını bir kenara bırakarak kendilerini neredeyse tamamen hediye alıp vermeye adamışlar. Bu sırf bu bayram için değil çoğu başka bayramlar için de geçerli ve tabii ki Hiristiyanlığa mahsus bir durum değil.
Zaten genelde tüketim iştahı bu kuşakta çok belirginleşmiş ve alış veriş merkezlerin sayısı olsun, kredi kartı ile ilgili sorunlar olsun, çoğu ülkelerin borç batağına sürüklenmiş olması olsun- bunların hepsinin temelinde bu bitmek tükenmek bilmeyen tüketim iştahı yatıyor.
Gittikçe daha çok insanlar maddi açıdan altından kalkamayacak şeyleri yapıyorlar.
Zaten şu 10-15 senede dünyada büyük bir değişim yaşandı ve bu sırf politik açıdan değil; dünya globalleşti, bilgisayarlar, Internet, cep telefonu vb. şeyler dünyayı sardı. Böyle şeyler insanların iştahını kabartıyor ama bunların hakkını verecek şekilde refah düzeyi artmıyor. Yine de banka ve birikimler sağ olsun bu iştah kabartıcı şeylerin hakkı şimdiye kadar verilmeye çalışıldı ama ne pahasına.
Avrupa ülkeleri borç batağında ve gelecek kuşakların riski hipotek altına alındı. Orta direk diye bir şey kalmadı.
Insanlar bu „iştah kışkırtmasına” karşın dik duruş sergileyip ayaklarını yorganına göre uzatması gerek.
Bayramların var oluşunu maddi açıdan değil manevi ve dini açıdan tekrar değerlendirip hakkını vermek lazım.
Bir güzel söz bir hediyeden daha anlamlı olabilir.
Bundan sonraki kuşaklar artık şimdiki veya 1-2 evvelki kuşaklar kadar rahat olmayacaktır.
Çok önemli bir zaman ve kuşak değişimi yaşıyoruz ve bunların bilinci içinde olmamız gerekiyor.
Refah düzeyi arttıkça bir ahlaki ve dini erozyon tehlikesi de mevcut olabilir. Şu anda Almanya’da mesela çoğu kiliseler satılık çünkü ibadet edenlerin ya da ibadete gidenlerin sayısı azalıyor.
Çoğu yazılarımda belirttiğim gibi yeni dünya düzeni kurulmak üzere: Dünya nüfüsu ve gıda ihtiyacı artıyor, doğal afetler çoğalıyor ve enerji tüketimi ve ihtiyacı da çoğalıyor.
Artık eskisi gibi üniversite okumak da zor değil (en azından gelişmiş ülkelerde), Çok üniversite mezunu var ve bir çoğu da iş bulamıyor. Istihdam açısından arz ve talep dengesi bozuk.
Refaha kavuşmuş çoğu gelişmiş ülkeler Türkiye’den evvel bu sorunla karşılaştığı için belki Türkiye bunlardan ders çıkarabilir.
Zaten çoğu ülkelerde ayaklanmalar da başladı ve halklar isyanda.
Dünyada artan düzensizliklerin ve „değerler erozyon”un altında işte aslında bu kabaran tüketim iştahı yatmaktadır.
Ben insanların artık çoğu konularda biraz daha mütevazileşmesi gerektiği düşüncesi içindeyim.
Mütevazileşmenin zamanı geldi de geçti de...
|