Gerçekliği ve doğruluğu kanıtlamak için kutsal değerlere dayanarak verilen söz, “ant”tır. Saldırgan ve sapkın teröristlere karşı çıkmayıp sürekli devleti suçlayan Kürt ırkçılarıyla yandaşlarının ve amaçlı destekçilerinin dillerine doladıkları “milletvekili andına” ilişkin çıkışları özetle değerlendirmekte yarar var. Milletvekili seçilmekle “dokunulmazlığı elde etmek, sosyal haklarına hak kazanma, ancak ant içtikten sonra oy kullanma ve görev yapma olanaklarını sağlama” gerçeği kapsamında andın özgün yeri tartışılmaktadır. Andın anlamı içeriğindeki değerlerden kaynaklanmaktadır. Tartışılmaz ilkeleri, kurumları, kavramları birleştiren andın bağlayıcılığı kuşku götürmez.
*** Tarihsel gelişimi içinde bakıldığında “Osmanlı Devleti”ni temel edinmiş 1876 Kanunu Esasi’sinin 46. Maddesinde üyelerin Meclis’in açılışında Sadrazam(Başbakan) huzurunda, o gün gelememişse üyesi olduğu meclisin toplantısında başbakanın huzurunda padişaha, vatana bağlılıkla Anayasa kurallarına ve görevine uygun davranacağına, aykırılıklardan kaçınacağına ilişkin yemin etmelerinin öngörüldüğü saptanmaktadır.
21 Ocak 1921 günlü 85 no.lu TBMM Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda ant konusunda bir kural yoktur. 29 Ekim 1923 günlü, 364 no.lu Yasa’yla Cumhuriyet ilan edilirken yapılan değişiklikte de bu konu düzenlenmemiştir. 20 Nisan 1924 günlü, 491 no.lu ilk Türkiye Cumhuriyeti Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun (Anayasa) 16. Maddesinin ilk biçimine göre içilen ant şöyle idi;
“Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bila kaydü şart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma Vallahi” Bu kuralda ki dinsel sözcük, 10.04.1928 günlü, 1222 no.lu yasayla “… Namusum üzerine söz veririm”e dönüştürülmüştür. Bu Anayasa da 23 kez “Türk” ve “Türkçe” sözcükleri kullanılmıştır. 9.7.1961 günlü, 334 no.lu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ( Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu üyeleri için) ant içmesine ilişkin 77 Maddesindeki ant şöyledir.
“Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma, Milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm”
7.11.1982 günlü, 2709 no.lu bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 81. Maddesiyle düzenlenen milletvekili andı da şöyledir.
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik laik Cumhuriyet ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Anayasa’yı eleştirmek ayrı, ona uymak ayrı. Eleştirmek değiştirilmesini istemek herkesin hakkı olduğu gibi sonuç alınıncaya değin uymak zorunluluğu açıktır. Bu andın karşıtlarınca istenmeyen bölümü olsa olsa, iktidar anlayışıyla” …laik Cumhuriyet ve Atatürk ilke ve İnkılâplarına bağlı kalacağıma… ..
Büyük Türk Milleti önünde…” olabilir. Bunu açıkça söyleyemeyenler, yuvarlak ve her yana çekilmesi olanaklı sözlerle eleştiriye kalkışıyor, ant içseler bile uymayacaklarını söyleyip içeriği çirkin ve sakıncalı sözlerle karalıyorlar. Anayasa’nın eleştirilecek çok yönü var. Ama ne darbe anayasası, ne asker anayasası sayılır durumu kalmadı. Özellikle ant içme metninin aklı, vicdanı, kişiliği olanlarca eleştirilecek bir yönü de yoktur. Ulus temsilcilerinin içmekten kaçınacakları bir ant değildir. Teröre dayanan karşıtlarının milliyetçiliği tam bir ırkçılıktır. Kaldı ki milliyetçi olmak için bir milletin üyesi olmak gerekir. Milet olmanın da yadsınamaz öğeleri vardır. Bunlar Kürt ırkçılarının savlarıyla asla uyuşmamaktadır. Yapay sorunlarla bir kesimi kışkırtarak ayaklanmaya bahane arayanlarla aymaz destekçilerinin amacı bölücülük ve yıkıcılıktır.
*** “İş olsun-Dostlar alışverişte görsün-Adet yerini bulsun” sözlerini anımsatan biçimde ant içilebilir. Anda bağlı kalmak ve ona yaraşır olmak içmekten de önemlidir. Mustafa Kemal 1919’da bu konuda “Ant, kutsal bir söz vermek demektir. Namus sahibi olan bir kimse, verdiği Sözden dönmez” demiştir. Başka söze gerek yoktur.
|