Türkiye'miz hiç yaraşır olmadığı olayların çalkantısında çok üzücü bir süreçten geçiyor. Yurtsever insanlarımızın endişeyle izlediği işlem ve eylemler çok yönlü bir karmaşayı yansıtıyor. Devletin en önemli görevlerinde bulunmuş asker ve sivil kişilerin evleri ve çalışma yerleri aranıyor, polisler kollarına girilerek gözaltına alınıyor. Yurttaşların yargıya, kolluk güçlerine güvenini ve saygısını sarsacak, devlete bağlılığını zayıflatacak görünümler bir yana dış ülkelerin cumhuriyetimiz, organları ve geleceğimiz için olumsuz düşünceler ileri sürmesine neden olacak durumlar yaşanmaktadır. Adaletin uygulanmasına, gerçeklerin ortaya çıkmasına herkes yardımcı olacaktır. Uygar bir yurttaşlık anlayışı bu tutumu gerektirmektedir. Ancak, önyargılı, yanlı yaklaşımlarla, amaçlı girişimler ve kimi yönlendirmelerle yürütülen işlemler kimseyi doyurmaz. Siyasal yaklaşımlarla kişilerin özgürlüğüyle oynamak yarınlar için en tehlikeli bir belirtidir. Ceza Yargılama Yasası daha anlayışlı uygulamalara elverişlidir. Bunları göz ardı ederek kamuoyunu tepkilere sürükleyen işlemlere başvurmak uygun karşılanamaz. Emekliye ayrılmadan önceki görevleri, bilinen Atatürkçü ve ilerici tutumlarıyla tanınan kişilerin yasadışı bir örgütle bağlantıları savlanarak apar topar götürülmeleri inandırıcı olmadıkça zarar verir. Bilgileri, ifadeleri için çağrılıp da gelmeyenler için uygulanacak yöntemi hemen uygulamak, iyi saptanmamış, iyi yorumlanmamış, iyi değerlendirilmemiş kimi konuşmalara dayanarak gözaltına almak, dâva açıp yargıç önüne çıkarmadan aylarca ceza çektirilircesine tutuklu bırakmak tüm ilgilileri sorumlu kılan hukukdışı bir uygulama niteliğini almaktadır. Yineliyoruz, yargının bağımsız olmadığı yerde hiç kimse özgür değildir.
Hepsi ilgili Cumhuriyet Savcısı'na ifade verecek kişilere öntutuklu işlemi düşündürücü ve üzücü olmaktan öte ürkütücüdür. Demokratik hukuk devletlerinde rastlanmayan biçimde bir soruşturma yargıya gölge düşürecek dalgalarla çıkmaz sokaklara sürükleyebilir. Yargı bağımsızlığını gündemde tutan sorunlara yenilerini eklenmesi ülkemiz yönünden büyük bir handikaptır. Lâik Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerine, kurucusuna ve ilkelerine yönelik girişimlerin egemen olması olasılığına karşı herkesi ayağa kaldıracak tutumlardan kaçınılması gerekir. Ağırlıklarını yitirenler, andlarını unutanlar, görevlerini savsaklayanlar, hukukdışılığa ve zorbalığa alkış tutanlar durmazsa durdurulmalı, uygar, hukuksal ve anlamlı tepkiler ve davranışlarla tüm kötülükler önlenmelidir. Gözaltına alınanlara ilişkin işlemlere hız verilmeli, iddianameler bir an önce hazırlanmalı, dâvanın tümlüğü, adaletli yargılanma, sanıkların birbirlerinin yanında sorgulanması ve anlatımlarına karşı diyeceklerinin sorulması konularında boşluk bırakılmadan yargılama tamamlanmalıdır. Soruşturma yıllarboyu sürüp yurttaşların huzuru ve güvenliği bir savcının takdirine bırakılmamalıdır. Yetkililer durumu her yönden değerlendirmeli ve gerekenleri hukuk devletine yaraşır biçimde yapmalıdır.
Tartışmalı anlatımlar ve günlüklerle gözaltına alınan kişiler dışında öbür suç işleyenlere, devleti yıkmak, topraklarımızı parçalamak için çaba gösterenlere, gerici örgütlere, soygunculara, izlenip yaptırıma bağlanması gereken birçok suçun şüphelisine ve sanığına karşı ne yapılıyor? Atatürk'ü sevip sayanlarla ilkelerine bağlı olanlara karşı yürütülen işlemlerle Türkiye düşmanlarına karşı yürütülmesi gereken işlemler ne anlama geliyor?
Yurtiçinden ve yurtdışından yardım alan kuruluşlara ilişkin denetleme ne sonuçlar veriyor? TRT'nin Kürtçe kanalına yaklaşımını açıklayan Diyarbakır Belediye Başkanı'nın amaçlarını açıklayan sözlerine karşı yetkililer ne düşünüyor? Yerel seçimler için güneyden ve doğudan oy toplamak için oyunlara girişen iktidar oraları kazanacağını sanırken Türkiye'yi yitirmekte olduğunu er-geç anlayacaktır. Sakıncalı açılımlar ve yargı bağımsızlığı için yıllardır uyarmaya çalıştığımız sorunlar tüm ağırlığıyla gündeme oturmaktadır. Oy ve iktidardan başka şey düşünmeyenlerin yaşamımızı kararttıkları gerçeği hepimize, en başta siyasal partilere sorumluluklarını bir daha anımsatmalıdır. Kimse karanlıkta ve kuşku altında kalmamalıdır. Hukuka ve yargıya asla gölge düşmemeli, düşürülmemelidir. Atatürk güneşini hiçbir güç söndüremez. |