Hollanda-Amsterdam üzücü uçak kazası günlük tartışmaların bir kesimini durdurdu, erteletti ve kaldırdı. Ama olaylar kendi devingenliğiyle yine yürüyor ve sürüyor. Gezilerinin büyük bölümünü ancak Çevik Kuvvet, Özel Harekât, Başbakanlık Korumaları ile yerel kolluk güçlerinin ördükleri etten duvar içinde yapan ve Davos’ta yumruk atmamak için kendini zor tuttuğunu söyleyen Başbakan medyayı, anamuhalefeti suçlamaya ağırlık verdiği konuşmalarında ciddiye alınacak hiçbir şey söyleyemiyor. Ülkenin hukuksal, ekonomik, toplumsal nice sorunları varken, özellikle işsizlik kriz bahanesiyle artan işten çıkarmalarla büyük boyutlara uzanırken oy ve iktidar amaçlı, tehdit, gözdağı, baskı içerikli konuşmalarıyla Başbakan gerilim ateşine benzin döküyor. Özlenen olgunluk, içerik dolgunluğu, çözüm önerileri, uygar yaklaşım, anlamlı eleştiriler izlenmiyor. Üstelik seçimlerin yönetim ve denetimleriyle yetkilendirilmiş Yüksek Seçim Kurulu kararlarına karşı çıkarak, hukuku çiğneyerek bildiğini okuyor. Sırtını siyasal iktidara dayayan yandaş yöneticiler ile yol aldığını sanan Başbakan ve ilgili Bakanlar gerçekte hukuk devletinin yıkımına öncülük etmektedirler.
Adalet Bakanı’nın, kimi milletvekillerinin seçmenleri baskı altında tutan konuşmaları da bu doğrultudadır. Bilgiden ve kazanımdan yoksun bırakılarak güçlüğe düşürülen seçmen en küçük sunuma da oy verecektir. Bu bir beceri değil, toplumsal ve demokratik yıkımdır. Hediye demokrasisi, hediyeli seçim siyasal ortamın kararıp bozulmasının sonucudur. Deniz Feneri dosyasının Almanya’dan gelmesi bahanesiyle kaçınılan soruşturmanın nasıl başlayacağı görülecektir. Teğet geçtiği söylenerek seçmenlerin aldatıldığı ekonomik kriz de seçim sonrasında dişlerini gösterecektir.
Her şey başaşağı gitmektedir. Hiç anayasal ilkelere karşı işlenen suçlar için soruşturma açıldığı duyulmuş mudur? Atatürk karşıtları izleniyor mu? İktidara destek için nelerin yapıldığı ve yazıldığı ortada. Susuz yerlere tuvaletler, banyolar yapılırken şimdi de kira yardımı için kolların sıvandığı yazılıyor. Oy almak için başka yöntemler de gelecek günlerde uygulanabilir. Ahlâkı olmayan siyaset ve demokrasi olmaz. Bu yardım ve bağışlar gerekli olsa bile, seçimlere gölge düşmemesi için beklenebilirdi. Açılım yalnız belli yerlerde, bölgelerde mi olur? Yurdun her yerinde değişik gereksinimler içinde çırpınan yurttaşlar var. Parayla iktidar alınırsa daha çok para veren onu da geçer. Olan demokrasiye olur.
Aymazlık
İktidarın kötü örnek durumuyla neden olduğu TBMM çatısı altında kürtçe konuşmanın anayasal aykırılık olduğu açıktır. Anayasa’ya aykırı olan bir durumun yasal yönden suç oluşturması da ilgili yasaların konusudur. Aykırılık ve suçun yaptırımlarını yine ilgili kurallar belirler. Siyasal yönden iktidara haklı ve ağır eleştiriler yöneltilecek sorunda üniversitelere sığınarak bilimsel sıfatlarına dayanarak destek veren rejim karşıtlarına kimi değişik görevlerden emekliler de eklendi. Konuda yeterli bilgileri olmadığı gibi anayasal-hukuksal gerekleri de bilmemektedirler. Kürtçülere yakın duruşlarıyla, kimi siyasal yandaşlıklarıyla, bilgiçlik ve demokratlık taslayarak, var olan gerçekleri yok sayarak sakıncalı açılımlar istemektedirler. Önceki açılımlarıyla örtüşen yeni ortak görüşleri kimin ne olduğunu daha açık ortaya koymaktadır.
Partizanlık ve kadrolaşma öylesine içiçe yürüyor ve büyüyor ki sonuçları her gün ilginç örnekleriyle ortaya çıkıyor. Kitabında şeriat övgüsü yapan öğretim üyesine ilişkin YÖK’ün oyçokluğuyla aldığı “zamanaşımı nedeniyle soruşturmaya gerek bulunmadığı” biçiminde açıklanan kararı bunlardan biridir.
Seçim mitinglerinde çocuklara oyuncak dağıtımına yurttaşlara bere ve yağmurluk dağıtımı ekleniyor. Anamuhalefet liderine sataşmayı, onu yuhalatmayı beceri sayan Başbakan, Doğan Yayın Grubu Başkanına da “Kendine gel!” diyerek konumuyla asla bağdaşmayan yeni olumsuzluk örneği veriyor. Bu Başbakanın sözleri de Gümüşhane’nin Gazipaşa İlköğretim Okulu’nun girişine konuluyor. Dinleme rezaletinin yeni örnekleriyle sarsılan hukuk devleti anlayışını İstanbul’da toplanan Gazze Konferansı’nda cihat çağrısıyla iyice irdelemek gerekiyor. Sorumsuzluğun suç sayılacak eylemlerle ortamı karartması hiç kimseye yarar getirmez. Ilımlı İslâm, çalımlı İslâma o da beklenmedik açılımlarla karabasana dönüşmesin.
Boğaziçi Üniversitesi’nde sıkmabaş için öğrencilerin yürüyüş yapmaları, yargı ve yönetim kararlarına karşı çıkarak dincilik kalkışmasıdır. Rektörlük önünde alkış ve ıslıklarla tepki vermeye çalışan sıkmabaşlılar ve destekçilerinin davranışı üniversitelerdeki kaynaşmanın ve iktidar güvenceli çıkışların belirtisidir.
Cumhurbaşkanı da Fethullahçıların Kenya’daki lisesini açmıştır. Dinci kuşatma, eleman yetiştirme, ABD desteğinde tırmanma hız kesmemektedir. Asıl üzerinde durulması gereken bu konuda, Fethullah yapılanmasının iç ve dış boyutları konusunda yetkililerin suskunluğu ve durgunluğu seçmesi ilginçtir.
Cumhuriyetimizin inanç bağımlılığından akıl özgürlüğüne geçişinde en büyük atılımın öğrenim birliği ve ulusal eğitim olduğunu çabalarıyla kanıtlayan unutulmaz Millî Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Âli Yücel kimi etkinliklerle anıldı. Unutulmazlardan Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu da anıldı. Onları andıkça ulusu bağımsız yaşatma istenci de güçleniyor. 3 Mart 1924 günlü Devrim Yasaları değerleri, önemleri ölçüsünde anımsanacak mıdır, göreceğiz?
|