Kilis Yardımlaşma derneği  

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

 Orhan SELEN

Devamı

Üstteki baslik aslinda “var olmak mı olmamak mı?” ‘da olabilirdi.

Ne alaka diyeceksiniz?      
Efendim izah edeyim ozaman. Bilindigi gibi Shakespeare "Hamlet" tiyatro eserinde Hamlet'in (var olması) ölen babası (var olmaması) ile konuşmaları ve kendi içinde oluşturduğu düşüncelerinde var olmak yada olmamak durumunu sorguluyordu.

Bazi şeylerin sorgulanmasının zamanı geldi de geçti de.

Gelişmiş ülkelerin televizyon kanallarında “var olmak yada olmamak” sorusu tartışılırken bizimkiler “var mısın yok musun” ve buna benzer programlarla oyalanıyor ve daha doğrusu zamanlarını imha ediyorlar.

 Şimdi Almanya da elimde kumanda, televizyonun karşısında oturup türk kanallarını zapping yaptığım zaman genelde karşıma çıkan manzarayı şöyle özetliyim:

-           Reklam, reklam, reklam ve bunun haricinde ne var:

-          Çöpçatan yada vur patlasın çal oynasın türü programları, magazin, diziler vs……..

 Reklamlardan arta kalan süre tamamen eğlence ve oyalanma ağırlıklı. Sürekli „az sonra“ lafı ortalıkta dolaşıyor hep ayni şeyler tekrarlanıyor.

1 saat televizyon karşısında kalıyorsun ve aklında kalan şunlar:

Şu şundan boşanmış, şununla beraber, şurda basılmıs, şunu giymiş şunu yapmış şunu etmiş vs.

Eğitime katkısı sıfır.

Şimdi diyeceksiniz bu tür programlar da gerekli.  Ama butün gün ayni şeyler olur mu?

Çanak anteni  ile avrupa ülkelerinin programlarını seyredebilen vatandaşlar şu deneyi kendileri yapabilir.

Alsınlar eline kumandayı  ilkönce türk kanallarında gezinsinler birde arkasından yabancı ülkenin kanallarini.

Bir karşılaştırsınlar ve muhasebesini yapsınlar.

Ben Almanya’da bunu yapıyorum ve şu manzarayla karşılaşıyorum:

Alman kanallarında da reklam var ama daha az sıklıkta ve reklamlar daha kısa. Zaman tutmadım ama en azından öyle algılıyorum, yani süresi rahatsız etmiyor. Bir kanalda herhangi bir fabrikadaki malın üretim  zincirini gösteriyorlar. Ham madde nasıl işleniyor, kimler katkı sağlıyor, ürün nasıl oluşuyor ve tüketiciye nasıl ulaşıyor.

Başka kanalı açıyorum ve karşıma mahkeme duruşmaları çıkıyor (canlandırılmış).

Yine başka bir kanal açıyorum ve bakıyorum  Almanların başka ülkere göç etmesi tema ediliyor. Nasıl Almanya ile alakalarını kesiyorlar, yanında ne götürüyorlar, orda nasıl işe giriyorlar, ne yiyip ne içiyorlar, hangi problemler ile karşılaşıyorlar. 

 Başka konularar ise: arsa ve hazır ev alıp evi kurarken hangi teknik ve (hukuki) sorunlar ile karşılaşılıyor, canlı ameliyatlar, mevcut bir evde engelli bir kişinin kullanabilmesi için nasıl tadılat yapılması gerekir vs. vs.

Yani tesadüfen herhangi bir kanala 2 dakika takılsan işine yarayabilecek birşey kapmiş oluyorsun.

Yerli dizi pek yok, daha fazla üstte bahsettiğim program türleri.

Geç olmuş tam uykum gelmiş yatacağım (ki ben cok gec yatarım) son bir kez Türk kanallarına zapping yapıyorum karsılastıgım manzara şu (Almanya/ Türkiye arası 1 saat fark var ve kaldi kiTürkiye 1 saat ilerde):

Türk kanallarinda sırf Almanya‘ da yayın yapan saçma sapan şans oyunları programı. Oyunlar da maşallah cok zor, 5 harfli kelimenin 4 harfini verip ve bir “binek türü” tüyosunu verdikten sonra seyirciden araba kelimesini bulmalarını bekliyorlar. Coğu kanallarda yine reklam, öbürüne bakıyorsun “Kingodisko” yada “Beyaz Show” yeni başlıyor!

Inanılacak gibi değil. Aslında yatağa gidilecek yada çoktan yatılması gereken bir saatte “vur patlasın çal oynasın“ türü programlar yeni başlıyor.

Bunları seyreden ister  çalışan ister çalışmayan yada ev hanımı  olsun. Ertesi gün nasil üretken olacak yada bir takım işlerin peşinde koşacaksın?

Mesela  „var mısın yok musun“  programı reklamlar dahil 2-3 saat arası sürüyor. Seyircinin zihnini hangi yönde kalıcı şekilde olumlu etkiliyor merak ediyorum. Bakıyorsun kutu başında olan yarışmacılar birden animasyon amaçlı şarkı söylemeye ve alkıslamaya başlıyorlar: Bunun dışında, kendisine, topluma yada gelecek kuşaklara bir faydası varmıdır acaba?

Neden hem eğiten hemde eğlendiren programları (daha fazla) yapmıyoruz.

Burada medyaya çok önemli görev düşüyor.

Artık “var mısın, yok musun“  ‚ dan  “var olmak mı olmamak mı“ gibi konulara geçiş yapmanın zamanı geldi de geçti de.

Ayakta uyu(tul)maya devam!