Bayram; dürüst, sevgisi bol, paylaşmayı seven, keyfi yerinde, sevdikleri dibinde, gönlü şen, kafası dingin olana gelir. Bu Bayram kime geldi bilmem ama bizim gibi acısı bol, hastası, olanlara gelmediği muhakkak.
İnsanın en değerli vardığının elinden uçup gidiverecekmiş gibi olması, çaresizlik ve bir şeyler yapamamanın acısını yaşarken insanın gönlü bir şey ister mi?
Tüm acılarımı yaşarken, yetmiş yaşında bir teyzenin bakire olduğunu söyleyip de bakireliğine sığınıp acil olarak ameliyat olmayı reddetmesi yaşadıklarım arasında en tirajı komik hikâyeydi herhalde. Öylesine gururla bakire olduğunu söylüyordu ki “ameliyat olman gerekiyor” dediğim zaman” ama ben bakireyim” diye savunmaya geçiyordu. Kadının bakireliği ülkemizde çok önemli, ancak böylesine beyne kazınmış olması ne kadar doğru bilemedim.
Bulunduğum bölüm kadın hastalıklarının bölümüydü. Bir sürü kadın genç yaşlı çoğu yazık ki ağır hastalardı. Hayatı boyunca kadın olmanın gururu ile yaşayan kadınlar rahimlerinden kurtulmak için sanki sıraya girmişlerdi. Benim ülkemin kadınları çileli bir kez daha buna karar verdim.
Burada bulunduğum kısa sürede üç tane kadın doğurdu ve öldü. Bu iş yaşlıya gence bakmıyor. Hayat kadınlara acımasız davranıyor. Tabii çoğu erkeğin ve yaşam şartlarının ağırlığının da bunda payı var.
Hayatın içinde yaşarken ezilen kadınlardır. Şimdi sıra, İlköğretimde okuyan çocuklarda. Başörtüsü , “isteyen örtsün” İlköğretimde okuyan çocuk kendi başına karar verebilir mi? Aile ne isterse öyle yapar. Çevre baskısı ön plana çıkar. Artık kadınları raptı zapt altına alma yaşı gittikçe aşağıya doğru çekiliyor.
Her zaman toplumlarda kadınlar erkek egolarını tatmin etmek için kullanılıyor. Burnumuzun dibinde savaş var. En çok hırpalanan gene kadınlar ve kız çocukları. Küçük çocukların satıldığını kadınlara tecavüz edildiğini, ya da üçüncü dördüncü eş olarak verildiğini duyduk. Savaşın kötü yüzü. Hep kadınlar savaşlarda tecavüz için kullanılmış ve halen kullanılmakta.
Şimdi diyorsunuz ki bayram. Ne bayramı? Kurban bayramı. Zaten insanlar kafaları kesilerek kurban edilmiyor mu?
İnsanlığın yaşadığı acıyı izleyerek, çocukların çaresizliğini içimde hissederken, kadınların biçare hali beni kadın olarak yaralarken, üzgünüm bu bayramı ben kutlayamıyorum. Oysa bütün bayramlar sevinç katardı yüreğime.
Komşularımızla, mangalın başında beklerken kesilen etleri ekmek içi dürüm yapıp yemek bir başka zevk verirdi. Ya da el öpünce gelen paralar, mendiller, bayram yerinde havalara uçuran salıncaklar. Kaldı mı öyle bayramlar? Kalmadı. Hiçbir bayramın eski mutluluğu kalmadı.
Bayramın keyfini çıkaran bir azınlık var. Hayatın şartları balyoz gibi tepemize inerken kapımızda savaş çığlıkları atılırken. Kimse eski Bayramların tadını yaşayamıyor. Hele bir de benim gibi hastanede hastası varsa ve de bayramın hangi gün olduğunu komşulardan öğrenirsen…
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,03.10.2014
|