Kasım ayı gelince aklıma kasımpatı çiçeği gelir. Kasımpatı o nazlı ve hüzünlü duruşuyla
Atatürk’ümü çağrıştırır hemen. Belki de çocukluğumda ve gençliğimde hep Atatürk’ü
kasımpatı çiçekleriyle andığım içindir, bilemiyorum.
Geçenlerde çok hoş ve zarif bir hanımla karşılaştım. Hiç tanımadığım bu hanımla konuşurken,
yıllar önce İzmir’de Atatürk’ün kendisini iki yanağından tutup da alnından öpmesini anlattı.
Daha sonra İstanbul Florya’da Ülkü ile denize girerken gördüğü Atatürk’ün yanına gidip
kendisini çok sevdiğini söyleyince, Atatürk “ Köşke de gel senin adını muhafızlara
söyleyeceğim istediğin zaman gelebilirsin” dediğini anlatırken öyle gururlu ve mutluydu ki
onu dinlemek bana da sonsuz mutluluk verdi. İyi ki tanışmış konuşmuştuk.
Atatürk çocuklara ve gençlere çok değer verirdi, onun gözünde Türk gençliği milletin dinamik
kesimi ve geleceğiydi. Gençliği taze kan, idealist, çalışkan, hakkını arayan, açık düşünceli ve
dürüst olarak görürdü. Hiçbir ülkenin lideri ülkesinin gençlerine bu kadar güvenmemiştir.
Atatürk’ün “ gençler bir ülkenin geleceğidir” düşüncesi onların, geçmişini iyi öğrenip
geleceğine de sahip çıkacakları inancındandı.
Atatürk iyi bir lider, reformcu ileriyi görebilen büyük bir komutandı. Düşünerek bir benzerinin
yapılması imkânsız olan devrimleri hepimize ışık oldu. En büyük hediyesi Cumhuriyet’ti.
“Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin
rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” diyerek Cumhuriyetin geleceğine
sahip çıkılmasıyla gerçekleşeceğini ifade etmiştir.
Atatürk insana değer veren bir liderdi. Her insanın huzur ve güven içinde yaşamasını isterdi.
Onun Halkçılık ilkesi, birleştirici ve bütünleştirici olmuştur. Dini, dili ve ırkı farklı olan insanları
bir bütün olarak görmüş toplumun birlik ve beraberliğini sağlamıştır.
Doğaya ve ağaçlara olan sevgisi Yalova’da “ Ağaç kesilmeyecek köşk kaydırılacak” sözleri ile
Çınar ağacının yanındaki köşkün kaydırılması bir örnektir. Doğa aşığı her canlıya gereken
önemi verebilen liderdi.
Kibri olmayan her kesimi kucaklayan ulu önderimizi, Kont de Chambrun anlatırken,
“Gazi, Atatürk, yani Türklerin babası ismini almıştır. Askeri zaferleri, sulhçu mesaisi ve
medeniyete doğru hamleleri bu isme layık olmuştur.
Şüphesiz tahta çıkabilirdi, fakat basireti buna mani oldu. Atatürk, milletin babası olarak
kalmayı tercih etti. Kibirsizdi. Gösterişi sevmez, övünmesini bilmezdi. Her gün biraz daha
filozoflaşıyor ve halk arasında kıymeti artıyordu” demiştir.
Bunca yıl geçmesine rağmen, onun ışığına tutunmuş yaşıyoruz, bu büyük devrimcinin, bu
büyük devlet adamının, bu büyük insanın önünde saygı ile eğiliyorum.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,09.11.2014
|