Engelli birisini gördüğünüz zaman “ ya ben olsaydım “ dediniz mi? Onlar engelli, ama engellilerin önüne engeli koyan da yine bizleriz.
Engelli kişiler engelleri aşmak içi mücadele ederken, biz engelsiz dünyamızda önümüze çıkan en küçük engelde nasılda bozguna uğrarız.
Başımıza her zaman gelebilecek bir olay bizleri de engelli yapacaktır. Ne zaman nerede yakalar o bilinmez işte o zaman gelince” engelliyi anladım” dememek için, sağlıklı iken, engelli arkadaşlara acımadan dostça yaklaşıp sıkıntılarını kucaklamamız gerekmez mi? Onları anlamamız gerekir, zaten bizler onları anlayamıyorsak, kesin anlama engelliyiz demektir.
Sokaklarda gezerken engelli bir insan görüyor musunuz? Göremezsiniz… Onların evinin dışında gezebilecekleri bir alan görebiliyor musunuz? Belki kendileri engelli ama ruhlarının özgürlüğünü bile ellerinden almışız yazık ki…
Hadi evinden çıktı diyelim, yaşlı insanların bile zor aşabildikleri kaldırımlar, onlar için kocaman bir engeldir. Vasıtaya binebilirler diyeceksiniz, ancak belediyenin otobüsü otomatik bir rampa indiremiyorsa, ya da şoför araba da bir engelli var ikincisini alamam deyip sizi reddederse…
Hadi vazgeçtiniz vasıtaya binmekten kaldırımın üstünden biraz gider dönerim diye düşünürken kaldırımın ortasında kocaman bir durak size en büyük engel olur. Çünkü Sizi hiç düşünmemişlerdir. Kaldırımlar yapılırken, duraklar dikilirken, otobüsler alınırken sizler akıllarına gelmemişsiniz. Aslında sizler değil bunu düşünmeyenler beyinsel engellidir.
Toplumdaki engellileri görmezden gelebiliyorsak, onların sıkıntılarını anlayamıyorsak, anlamaya çalışmıyorsak o zaman bizlerde engelliyiz demektir.
Yurtdışından gelen arkadaşım bebeğini üç yüz metre ilerdeki parka bebeğin arabasıyla götürdü. Geldiği zaman bana “ bu ülkede çocukları düşünerek yol yapmamışlar, onların gezme hakkını ellerinden almışlar” dedi ve bir daha bebeğini arabayla çıkarmadı. Utandım, o çocuğu için söylemişti benim ülkemdeki yüzlerce engelli o anda aklına gelmedi.” Bu ülke engellileri de düşünmemiştir” diyemedim.
Şimdi yarın, 3 Aralık Engelliler Günü, bakın görün ne konuşmalar yapılacak, neler anlatılacak, her sene böyle yapılmıyor mu? Sonra değişen bir şeyin olmadığını göreceğiz.
Geçen sene belim kırılınca altı ay sokağa çıkmadım, yanlış söyledim, cesaret edip çıkamadım. Öyle çok engel vardı ki, kendi engelim sokakların engelinin yanında devede kulak kalırdı herhalde. Yukarda da yazdığım gibi belediye otobüsüne binme lüksüm bile yoktu. İnsanlar size karşı saygısız ve sabırsız oluyorlar. Karşıdan karşıya geçmek bile sürücüleri kızdırmanıza yetiyor “sanki senin bu halinle sokakta ne işin var git evine otur” der gibi bakışlar içinize işliyor. Engelliye saygı, sevgi yoktur. Bunu yapan çok az insan kaldı etrafımızda.
O zaman anladım ne çok engel varmış meğer yaşamımızda, ne zormuş bu engelleri aşabilmek. Engeller çıktıkça önüme daha hırslı oldum, yaşama bir farklı baktım, önce kendimle barıştım.
Sizlerde engellileri “öteleştirmeyin” eğer kendi içinize bakarsanız ne çok engelleriniz olduğunu göreceksiniz, aslında hepimiz bir başka engelliyiz…
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 2.12.2014
|