Yirmi yaşında, üniversite öğrencisi, alışverişe gidiyor, evine dönmek için dolmuşa biniyor ve adamın şehveti kabarıyor, hazır arabada bir kız var, hemen oracıkta tecavüz ediyor, sonra ummadığı bir şey oluyor, kız karşı koyuyor, vay sen misin karşı koyan oracıkta canını alıyor, yüzündeki tırnak izleri belli olmasın diye kızın ellerini bilekten kesiyor, her çocuğun başı sıkışınca başvurduğu adres gibi tecavüzcüde babasına haber veriyor, babası arkadaşı ve kendisi, kızı yakıp bir dere kenarına atıyorlar, ellerini yüzlerini yıkayıp pirüpak olduklarını düşünerek kendilerince olayı kapattıklarını sanıyorlar.
Yirmi yaşında… İpek saçlı. Okuluna başlarken kurduğu hayalleri, umutları, düşleri,sevgi dolu yaşamı, asla kendisine böylesine bir saldırı yapılacağını hayal bile edemeyenÖzgecan’ın yaşamı o minibüsün içinde bitti. Şerefsizve hayâsız kişilerce yapıldı, oysa Özgecanannesi ve babasının kıymetlisiydi.
Ayni gün bir başka kadın daha öldürüldü. Ama o böyle hunharca değil sadece eşi tarafından öldürüldü. Aslında durmadan bir yerler de kadınlar öldürülüyor, acımasızca. Faili meçhul kadın ölümleri, bıçaklanmış, kurşunlanmış, camdan atılmış, yakılmış, öyle çok ki hangi birini anlatayım. Gerçekten söyleyecek bir söz bulamıyorum. Sadece içim yanıyor. Özgecan’la ayni olayları yaşamak, annesininiç yanığını yüreğinde en derinden hissedebilmek… Hangi söz ve kim teselli edebilir ki, diner mi bu acı?
Kadın düşmanlığının tavan yaptığı şu günleri yaşarken, bunları kime borçluyuz diye düşünmeden edemiyorum. Suçlu kim?
Şimdi ne olacak, her zaman ki gibi hakimin karşısında el pençe divan durup iyi hal indirimi mi alacaklar? Yoksa üç beş senede dışarı mı çıkacaklar? Yoksa geçmişte bazı olaylarda aldıkları kararlar gibi tahrik mi var diyecekler?
Mardin’de on üç yaşında bir kız çocuğuna devamlı tecavüz eden o koca koca yirmi üç adamı, siz de hatırladınız mı? Hakimler bu on üç yaşındaki çocuğun gönül rızasıyla bu işi yaptığını söylemişlerdi. O tecavüzcülerde bayağı indirim almıştı. Acaba bu kararları veren hakimlerin kız bebeleri yok mudur? Böylesine hafif kararlar alıyorlar.
Şimdi herkes diyor ki asılsınlar. Hayır asılmasınlar. Yaşasınlar, ama verilen kararlar caydırıcı olsun.Bu tür cezaların da affı olmasın. Çünkü asmak kurtarmaktır.
Eğer sizlerde taciz yaşıyorsanız, şiddet görüyorsanız, yardım isteyin. Size kötü davranan birisiyle yaşamayı kabul etmeyin, unutmayın ki siz de saygı ve sevgi duyulacak bir insansınız ve değerlisiniz...
Umarım Başbakanımız, sözlerinde samimidir ve umarım kararından dönmez ve umarım Başbakanımızın “direnin kadınlar” sözünü yerine getirmek isterken gazlanmayız.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ, 15.02,2015
|