Toprak bereketin temsilcisidir. Küçücük bir tohumu üstüne attığınız zaman bir süre sonra, ektiğinizi yemyeşil bir güzellikle ortaya çıkarıp size hediye eder. Geçenlerde bir kestaneyi toprağın üstüne koydum yeşerdi büyüdü ben ona şımarık diyorum. Bir karış boyu ile kestane vermeye çalışıyor. İşte toprak değerini bilmesek de böylesine bereketlidir. Ama dili yoktur içindekini dışarı atma gücüde yoktur. Dört beş gün önce, hapishanede öldürülen cani hiç kimse istemediği için günler sonra gömüldü. Hem de düşman olduğu kadınların örtüsüyle. Gömüldü de, eğer bu toprağın dili olsaydı istemiyorum derdi, ya da “toprak bile kabul etmez bunu” diye alıp dışarı atar bağrında tutmazdı.
Anne günlerce oğlunu gömdürmek için uğraştı. O anneye üzüldüm mü? Hayır… Çünkü o sapkın adamı, o anne yetiştirdi. O anne eğitti ve sonunda eserini gömemedi… Oturup düşünmesi gerekirdi ben nasıl böyle evlat yetiştirdim diye. Tabi eğitim… Eğitim olmayınca, yetişenler de böyle oluyor.
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken İtalya’da bu tür istenmeyen cesetler için bir ada var. Oraya gömülüyorlar dedi. Aslında bizde de olmalı, böylesine canilerin gömüldüğü özel bir mezarlık olmalı. Bizde olsa herhalde o mezarlıkta iki günde dolardı.
Kadınları canice öldürenler, çocuklara tecavüz eden sapıklar böyle özel bir mezarlıkta olmalı.
Çocuklar deyince, aklıma çocukluğumuzun en güzel anılarının yaşandığı 23 Nisan Bayramı geliyor. Öyle bir sevinçle beklerdik ki halen o sevinci ve coşkuyu içimde hissederim. Atatürk’üm ne güzel bir bayram hediye etmiş çocuklara. Şimdilerde kutlasak mı kutlamasak mı diyorlar?Her gün şehitleri olan bir ülkede bayram kutlanır mı? Kutlanır. Bu çocuk bayramı, şehitlerimizin yüzlerce çocuğu boynu bükük kaldılar. Onlar için neden özel bir program yapılmıyor. Aslında bu kadar babasız kalan çocuklarımız varken, anneleri caniler tarafından pervasızca öldürülen anasız kalmış çocuklarımız varken, sapıklar tarafından taciz edilen, öldürülen, kaçırılan ve hatta tecavüz edilen çocuklarımız varken 23 Nisan daha bir coşkuyla kutlanmalı, hatalar düşünülmeli, çocuklarımız sarıp sarmalanmalı.
Kadınlarımız ve çocuklarımız, gençlerimiz bir ülkenin en değerli varlıkları olmalı. Her zaman kadınların eğitimini savunmuşumdur. Ama son zamanlarda gelişen olayları görünce erkeklerinde iyi bir eğitimden geçmesi gerektiğini anlıyorum. Erkeklerin sapkın duygularının törpülenmesi, eğitimden geçmekte. Bu, evde, okulda, çevrede ve hatta devletin politikasında olmalı. Bir arada yaşamasını öğrenmeliyiz. Çocuklarımız, bizim geleceğimizse onlara sahip çıkmalıyız. Anneler daha dikkatli, devlet daha hassas olmalı. Hâkimler “ iyi hal kelimesini” bu tür olaylarda unutmalı. Hiçbir sapkın iyi hal gösteremez. Çocuğa kadına tecavüz eden, kadını çocuğu hunharca öldürmenin iyi hali nasıl olur. anlamakta zorlanıyorum.
Atatürk’ün bir sözü vardır, “Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar”
Belki sekiz kelimelik bir cümle, ama düşününce anlamı öyle derin ki…
Ahlaklı bir toplum olabilmek dileğiyle…
Sevgiyle kalın…
|