Seneler önceydi ben genç bir hanımken Adana’dan Kilise gittim. Eskiden Türkiye’de bulamadığınız Avrupa eşyalar Kilis’te satılırdı. Suriye sınırına paralel bir yoldan Kilise gidiliyordu. O zamanda terör olayları vardı. Yolda Jandarma durdurup nereye gittiğimizi sordu Kilis’e dedik. O da "akşam olmadan gidin, akşam bu yollar tehlikeli" demişti. Biz de gün kararmadan Kilise ulaştık. Küçük bir kasaba şirin, her yerde satış yapan dükkânlar vardı. Çok güzel bir otele yerleştik, akşam bize kaçak çay ikram ettiler. Tabii sabaha kadar uyku kaçtı…Oldukça misafirperverdiler. Ertesi gün alışverişimizi yaptık ve Kilisin tarihi yerlerini gezmeye başladık.
Kilis deyip geçmeyin, çok eski bir yerleşim yeridir Kilis, Orta Tunç Çağına kadar uzanır tarihi. Çevresine yerleşen, Hurriler, Mintanni, Asur,Hitit, Pers, Makedonya, Roma ve Osmanlıların ruhları burada yaşamaktadır.
Tarihte Büyük İskender olarak tanıdığımız İskender, Daryüs’le yaptığı savaşı kazandıktan sonra buraya Kiriş adını verdiği söylenir. Daha sonra Türkler adını Kilis olarak değiştirmişlerdir. Zengin tarihi, höyükleri, doğal mağaraları, su kemerleri, kanalları, kaleleri arkeolojik kazılarda çıkmış ve Kilis Tarih de ben de varım demiştir. Revanda Kalesini de görmek gerekiyordu. Çünkü buranın Hitit yapısı olduğu söyleniyordu.
Sonra sıra geldi Hamamlara bunları gezerken Dolmabahçe Sarayındaki hamamlar geldi tıpkı onlar gibi bunlarında “ soğukluk, ılıklık, sıcaklık” bölümleri var. Farklı tarafı “magdas“ adı verilen “su teknelerinin” olması. Çünkü Kilis farklı din ve kültürde insanlarla beraber yaşamaktadırlar. Bu teknelerde Yahudilerin kullanması için yapılmış. Osmanlı döneminde yapılan Camileri, yemekleri, pekmezi, tam gezeyim dersen birkaç gün kalman gereken bir yer Kilis, ancak bizler tekrar dönüş yoluna geçtik. Çok güzel bir geziydi ki halen unutmamışım.
Şimdi deseler ki Kilise gider misin? Hayır, gidemem ne o yollardan korkusuzca geçebilirim, ne o subaşında yaptığımız kızartmayı yapabilirim ne de dağın ortasında tek başına duran Ecevit kahvehanesinde çay içebilirim. Gece değil gündüz bile gidemem. Neden? Orası Türkiye sınırları içinde değil mi? İçinde ama Kilislilerinde gazeteye yardım çığlığı gibi verdikleri ilan gitmeyi bırak ”şapkanı önüne koy düşün” durumu.
Kilis şimdi kent oldu, ancak insanlar güzelim şehirlerini terk ediyorlar. Korku dağları delmiş. Anılarını geride bırakarak ayrılmak…
Her gün ”Kilise gene Roket düştü” haberleri insanın içini yakıyor. O korkuyla Kilis’te yaşamak. Kaybolan canlar, yaralanan insanlar, kepenk kapatan dükkânlar, toptan hepsini bırakıp arkasına bile bakmadan kaçanlar.
Neden Kilis? Sorusu akla geliyor.
Gazeteye ilan verecek kadar çaresiz kalan Kilis halkı yardım çığlıklarını ancak bu şekilde duyurabileceklerini düşünmüşler. Peki, siz devlet görevlileri Kilis halkının yardım çığlıklarını duydunuz mu?
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 09.05.2016
|