İstanbul’da bir keşmekeş yaşanıyor ki sormayın gitsin.
Şehrin üstüne sanki toz ve kireç yağıyor. Ağaçlar renklerini kaybettiler yeşil daha bir soluk gökyüzü daha bir dumanlı. Toz bulutu üstümüze böylesine yoğun yağarken çocuklar gençler ve yaşlılar, her nefes alışta ciğerlerimize doluyor, kim bilir gelecekte hangi hastalığı yaşayacağız. Yılların birikmiş tozu tüm pisliğini üstümüze yağdıran kontrolsüz yıkımlar.
Göztepe’ye gittiğim zaman caddeye giremedim. Öylesine toz ve pislik vardı ki gözlerim anında yandı, nefessiz kaldım. Tüm bu karmaşanın arasında toz bulutlarını yutmuş kafelerin, içinin dışının dolu olması da şaşırtıcıydı. Ne kadar vurdumduymaz insanlar haline geldik. Ne yediklerinin nede soluduklarının farkında olmayan insanlar, o toz bulutunun içindeki kafelere börekçilere gidilmese, belki esnaf “ne oluyor ?”diye biraz harekete geçecek, görevini yapmayan belediye görevlilerini uyaracak.
Ya kamyonlar, denetimsiz, sanki ralli yapıyorlar, ya da dağ başında kaptırmış gidiyorlar. Bir de pervasız, saygısız ve kuralsızlar ki sormayın gitsin. Korkusuzca insanların üstüne sürüyorlar, kırmızı ışıkta basıyor gaza önünden yaya mı geçiyor, arabamı var valla umurlarında değil, ondan sonra da araba yüksek görmüyoruz diye konuşuyorlar. Yaya olarak hayatımız daha bir tehlikede, ezip geçiyorlar, ya da altlarına alıp sürüklüyorlar olmadı kamyonu bırakıp kaçıyorlar, nerede denetim? Biz geçsek kırmızı ışıkta anında ceza gelir. Bunların sanki dokunulmazlığı var. İki kamyon yan yana gelmiş kim geçecek diye birbirlerine bakıyorlar. Geçemezler araba binanın balkonuna sıkışmış geçse balkon çökecek, trafik durmuş, yayanın dahi geçeceği yer yok, çünkü öbür kamyonda kaldırımdaki bariyeri ezmiş kaldırımın üstünde… Bunlar kamyon şoförü değil şehir eşkıyası.
Tamam, anladık binalar yenileniyor. Yerine daha sağlam binalar yapılacak, ancak toplumda yaşayan insanlara bu çile reva mı?
Bu inşaatlar hiç mi denetlenmez. Yıkımda daha az toz çıkmasını önlemek mümkün müdür? Evet mümkündür.
Kamyonu yolun ortasına koyup “ size bu yol kapandı başka yerden git“diyebilmeyi kendilerinde hak gören kamyoncular, İşçilerini gece yarılarına kadar çalıştıran müteahhitler, çevredeki insanların, çocukların hastaların yaşam kalitesini bozduklarını fark etmiyorlar mı? Fark ediyorlar… Denetleyecek görevliler bunu bilmiyorlar mı? Biliyorlar. Engel oluyorlar mı? Hayır. Kimi kime şikâyet edeceğimizi bilemez hale geldik.
Sanki İstanbul’un yönetici müteahhitler, Ben yıkarım, yaparım, paramı da alırım zihniyeti.
“Taşı toprağı altın İstanbul”, hadi canım. Her tarafı toz pislik içinde kamyonların cirit attığı İstanbul.
Görevliler artık iş başı yapmalı, biz vatandaşları bu çileden kurtarmalılar. Müteahhitlerin değil, kendilerine oy veren insanların çilesini azaltmanın yollarını bulmalılar.
Sevgiyle kalın…
|