Avukat Hacıbektaşoğlu basın açıklamasında çocuk evlilikleri ile ilgili bir olayı anlatıyor “70 yaşındaki annem Ağrı’dan aradı. 25 yıl önce 9 yaşındaki kız çocuğunu cinsel istismarda bulunan 45 yaşındaki evli adamın, kızın babasına bir silah göndererek ikna ettiğini anlattı. O küçücük kız çocuğu kuma gitti. Şimdi yedi çocuklu ve perişan“ bu olayın bir tanesi bunun gibi bizim bilmediğimiz ya da öğrendiğimizde midemizi bulandıran öyle çok olay var ki. Belki hepimiz ayni düşüncelerde değiliz ancak bazı meseleler olduğu zaman birleşmeli tek yürek olmalıyız. Kadına karşı cinsel, ekonomik, psikolojik şiddet, küçük çocukların cinsel istismarına karşı mücadelemizi vermeliyiz.
Şimdi diyeceksiniz ki “çocuk yaşta evlendirilenlerin istismarcılara af niteliğindeki önerge komisyona geri çekilmedi mi? “çekildi ancak bu konu kapanmadı. Onun için bu konuda kadınlar ve içinde cinsel istismar, taciz duygusu taşımayan erkekler hep beraber mücadele etmeliyiz.
Çocuk istismarcıları nasıl cezalandırılmalı? “Kalp krizi geçiren 9 yaşındaki küçük kız çocuğu kendisini taciz eden ve serbest bırakılandedeyi mahkemedegöreceğimstresinden kalp krizi geçirip ölmüş.” Dede diyorum,oyun arkadaşının dedesi olduğu için, bizim zamanımızdaki dedeler şeker alır masal anlatır bilge kişiler evin büyüğü olarak görülürdü şimdilerde erkek cinsinin her yaşına karşı uyanık olmamız gerekiyor yazık ki.
Nereye gidiyoruz, bizler nasıl bir toplum olduk? Ne kadının ne çocuğun ne de insanın değeri olmayan bir toplum haline ne zaman dönüştük? Korkularımız gittikçe artıyor sadece cinsel istismarda değil toplum olarak bir korku bulutunun içinde yaşıyoruz, güvensizlik tavan yapmış bir durumda acılar bile paylaşılırken karşımızdakini bir vurdumduymazlık içinde dinliyoruz. Benim çocuğum benim ailem kavramını yaşıyoruz, bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesini hat safhada yaşıyoruz.
Bu nasıl Müslümanlık anlayışıdır. Bu tacizcilerin, bu kadın dövenlerin öldürenlerin çocukları istismar edenlerin iki günde serbest bırakılmaları Allahtan reva mıdır?
Bu hakimler, savcılar hangi düşüncelerle bu kararları verebilmektedirler. Toplumda yaşayan erkekler kadınları da kendileri gibi bir bireyolduğunu ne zaman kabullenebilecekler. Yoksa tüm erkekleri eğitime mi almak gerekiyor. Ya da büyük erkekleri eğitemiyorsak, hakimler bu konuda rahat davranıyorlarsa yapacağımız tek şey çocuklarımızı bu konuda fazlası ile eğitmemiz gerekiyor.
Düşünürseniz cinsel ve bedensel haklar, tüm insanların doğuştan sahip olduğu özgürlük, saygınlık ve eşitliğe dayalı evrensel haklarıdır.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 27.11.2016
|