Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29918169
Bugün Ziyaretçi :  9415
Aktif Ziyaretçiler :  9415

31 Mart Ayaklanmasını Yeniden Okumak
 
31 Mart Vakası, tarihimizde II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış bir büyük ayaklanma olarak bilinmektedir. Rumi Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.
 
 Balkan ülkelerindeki Hristiyan nüfusun Vatikan ile işbirliği yapması üzerine Abdülhamit bir İslam Halifesi olarak İslamı güçlendirmeye çalışıyordu. Hristiyan Avrupa’nın etki altına aldığı Balkan ülkeleri, Hristiyan Avrupa’nın emperyalizmi ve Yahudilerin dünya hegemonyası planları tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Osmanlı başkenti İstanbul’u bu tehlikeler altında ayakta tutmanın çok zor olduğu bir ortamda siyonizme karşı çıkan Abdülhamit, Arap dünyasında yeniden bir güç oluşturmaya başlamıştı. Balkan Yahudilerinin siyonizme doğru kayması üzerine Abdülhamit, İslam Halifesi olarak, İslamın yeniden güçlü bir biçimde örgütlenmesini gündeme getiriyor, bu yüzden Osmanlı ülkesinde yaşayan gayrimüslim ve levanten kesimlerin çok büyük tepkilerini çekerek iktidarını tehlikeye atıyordu. 
 
 Jeopolitik ve stratejiyi iyi bilen pir padişah olan Abdülhamit dünya kavgasının doğuya doğru kaydığını görüyor ve bu nedenle Balkanların elden çıktığını fark ederek, bütün Asya kıtasına yönelik bir strateji izliyordu. Bu neden küçük Asya topraklarında yatırımlar yapmaya başlamıştı. Berlin-Bağdat Demiryolu projesini bu amaçla devreye sokarken, Alman devletinin gücünü İngiltere, Fransa ve Rus devletlerine karşı kullanmaktaydı.  
 
  Balkanlar’daki son Osmanlı merkezi olan Selanik kentinin, Hristiyan ve Yahudi unsurları - ki bunlar Osmanlı devletine karşı unsurlardı - devreye giriyordu. Abdülhamit’in Osmanlı Devletini bütünüyle tam bir İslam devletine dönüştürme ve Panislamizm politikalarına karşı çıkıyorlardı. Selanik kentindeki gayrimüslim unsurların ve batı yanlısı bazı gizli derneklerin öncülüğü ile bir ordu hazırlanarak İstanbul’a gönderilmesi planlanıyordu. İngiliz istihbarat örgütünün öncülüğünde İstanbul’un ortasında İslamcı görünümlü bir ayaklanma devreye konuluyordu. 
 
Özellikle İttihat Terakki Cemiyeti’nin baskıcılığını eleştiren ve düşünce özgürlüğünü savunan Hasan Fehmi Bey’in, 6 Nisan 1909 günü öldürülmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. 13 Nisan günü İttihatçıları hedef alan “31 Mart İsyanı” patlak verdi. Zaten yükselen güçlü muhalefetten ürkmüş olan İTC, ayaklanmayı bastırmak bahanesiyle Selanik’ten getirdiği Hareket Ordusu’nu İstanbul’a göndermişti. 
 
 Balkan kökenli İttihat ve Terakki yönetimi kendi içindeki gayrimüslim unsurlar yüzünden böylesine bir emperyalist girişime seyirci kalmayı tercih ediyordu. Ancak devletin çöküşünün hızlanması üzerine Abdülhamit’in haklılığı anlaşılınca, İttihatçılar bir ay sonra Abdülhamit’i yeniden tahta geçirmeye çalışıyor ama içeride örgütlenmiş olan Batılı istihbarat servisleri böylesine karşı bir manevraya izin vermeyerek Abdülhamit’i devre dışı bırakıyorlardı.
 
 27 Nisan 1909'da ellerinde Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi’nin fetvası olduğu hâlde Yıldız Sarayı’ndan içeri 4 kişilik bir heyet Osmanlı padişahı ve Müslümanların Halifesi II. Abdulhamid'in  hal edildiğini bildirmek üzere giriyordu.
 
 Heyette bulunanlar; Ermeni Aram Efendi, Selanik Mebusu Yahudi Emanuel Karasu Efendi, Mebusan Meclis'inden Draç Mebusu Jandarma Mirlivası (Tuğgeneral) Arnavut Esat Paşa ve Bahriye Feriki (Koramiral) Boşnak Arif Hikmet Paşa idi. Ne hikmetse heyette bir tek Türk bile yoktu.
 
 Sultan’a hal kararını bildiren Esat Paşa'nın, aldığı cevap karşısında yüzü kıpkırmızı kesildi:
 Sultan, "İslam'ın halifesi ve Türklerin padişahına hal'ini bildirmek için kurulan heyete şu Yahudi’den başka alınacak insan bulamadınız mı"?
 
 Sultan'ın karşısında görüp hiddetlendiği şahıs, Selanik’teki Makedonya Locasına kayıtlı 33.dereceden bir mason olan Emanuel Karasu Efendi'den başkası değildi. Sultan'ın Karasu Efendi'den nefret etmesinin altında yatan tek sebep onun Yahudi ve Mason olması mıydı acaba? Yoksa Esat Paşa'nın bilmediği başka bir şey mi vardı?
 
 Bu nefret, Teşkilat-ı Mahsusa’nın başkanlarından Hüsamettin Ertürk’ün,Hatıratı’nda yakın arkadaşı Süvari yüzbaşısı Debreli  Zinnur’un şahitliğinde anlattığı bir olaya dayanıyordu.
 Depreli Zinnur, tahtan indirilip Selanik’e gönderilen Sultan Abdulhamit’in muhafazasına memur olduğu yıllarda, Sultan’ın kendisine şunları anlattığını söyler :
 “Bana en çok dokunan bu mason taslağı Yahudi’nin hal’ kararını tebliğ edişi olmuştur.Yıldız’a gelen heyet içinde Emanuel Karasu’yu hiç unutamıyorum.Bu suretle Hilafet makamına hakaret edilmiştir.Yahudilerin Hz. Peygamber (s.a.v) zamanından beri İslam’a ve Hilafet makamına duydukları kin ve nefret cümlenin malumudur.
 
Ben Osmanlı Tahtı’nda iken, siyonistlik davası için bir gün huzuruma, beynelminel Yahudi teşkilatının kurucusu Teoder Herzl ve hahambaşı gelmişlerdi.Bunları Yıldız Sarayı’na kabul etmiş ve maksatlarını dinlemiştim.Her ikisi,Yahudiler için bir yurt dileğinde idiler.Bunun için Kudüs’ü gösteriyorlardı. Hatta utanmadan O Teoder Herzl :
 -Zat-ı haşmetpenahileri’ne arzederim ki, Kudüs için her kaç milyon altın tensip buyurursanız, derhal takdime amadeyim demez mi? Kan beynime sıçramıştı. Düşün ki yüzbaşı Saltanat Makamı’nda iki Yahudi, rüşvet teklifi cesaretinde bulunmuşlardı.
 
 -Terk edin burayı, vatan para ile satılmaz, diye bağırmıştım. İçeriye giren saray görevlilerine her ikisini de dışarı atmalarını  söylemiştim. İşte bundan sonra Yahudiler, bana düşman oldular.
 Osmanlı İmparatorluğu’nu Orta Doğu bölgesinde yeniden güçlendirmeye yönelmiş olan Abdülhamit, Batı emperyalizmi destekli Osmanlı gayrimüslimleri tarafından devre dışı bırakılmıştı. Böylece gayrimüslim yapılanmaların Osmanlı devleti sonrasında Orta Doğu bölgesinde etkili olmalarının önü açılmıştı. İngiliz Fransız işbirliğine karşı Alman devleti ile ortaklığa giderek Bağdat Demiryolunun yapılmasını örgütleyen Abdülhamit, Bağdat Demiryolu inşaatının bittiği günlerde ve Alman ordusunun tren yolu ile Bağdat’a gelmesini sağlayacağı sırada tahtan indirilmişti. 
 Abdülhamit sonrası Filistin’e Yahudi göçleri daha da hızlanmış, aynı doğrultuda İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’daki etki alanları artmıştır. Abdülhamit tahtan indirilmesini Balkan gayrimüslimleri aracılığıyla örgütleyen İngiltere, Abdülhamit sonrasında Anadolu ve Arap yarımadalarında gizli servislerini yoğun bir biçimde çalıştırarak, Anadolu yarımadasında İttihat ve Terakki aracılığıyla Türkçülük akımını, Arap yarımadasında üzerinde ise Arapçılık akımını örgütleyerek, iki yarımadanın gelecekte tamamen ayrılmasına yönelik bir siyasal yapılanmaya doğru yönlendirilmesini sağlamıştır. Arap ülkelerindeki şeyhleri ve aşiretleri Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtarak Arap milliyetçiliğinin öncülüğünü yapan İngiltere, benzer biçimde İttihatçıları da Türkçülük ideolojisine yönlendirerek, Osmanlı toprakları üzerinde İslam birlikteliğini engellemiştir. Böylece Anadolu ve Arap yarımadalarını birbirinden uzaklaştırarak, bölünmüş ve parçalara ayrılmış Orta Doğu coğrafyasında Osmanlı İmparatorluğu sonrasında on ayrı devlete bölmüş, iki yarımada birbirinden uzaklaşırken İngiltere ve Fransa kendi çıkarları doğrultusunda bir harita çizerek, merkezi alanın yeni patronları olmuşlardır. Bu durum 2. Dünya Savaşı’na kadar devam etmiş ama ABD’nin bölgeye süper güç olarak gelmesiyle ve İsrail devletinin kurulması ile birlikte hegemonya ABD-İsrail ikilisinin eline geçmiştir. 
 
 Siyonistler devlet kurma projelerini Abdülhamit tahtan indirilmesinden sonra gerçekleştirmişlerdir. Bugünkü aşamada Büyük İsrail İmparatorluğunu kurmak üzere Suriye’de dıştan güdümlü bir iç savaşı örgütleyerek Şam’a kadar gelmişlerdir. 
 

 

Ekleyen:  Nevin BALTA
Tarih:  6.4.2017
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Nevin BALTA Yazıları
İzmir İktisat Kongresi 100 YaşındaNevin BALTA [ 24.2.2023 Devamı
Türk Kadınının seçme ve seçilme hakkıNevin BALTA [ 2.12.2022 Devamı
Harf Devrimi’nin 94. Yıl DönümüNevin BALTA [ 3.11.2022 Devamı
Türk Diline Gönül VerenlerNevin BALTA [ 11.7.2022 Devamı
3 Nisan ve Mülteci Çocuklar Nevin BALTA [ 23.4.2022 Devamı
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği KonseyiNevin BALTA [ 15.11.2021 Devamı
26 Eylül Türk Dil Bayramı’nın 89. YılıNevin BALTA [ 21.9.2021 Devamı
Lozan Zaferinin 96. Yıl Dönümü Nevin BALTA [ 24.7.2019 Devamı
Özel İsimlerin ve Baş HarflerininYazılışı ÜzerineNevin BALTA [ 1.7.2019 Devamı
Çocuklarla Birlikte Çocuklar İçin Nevin BALTA [ 22.4.2018 Devamı
Gaziantepli Hemşehrimiz Ülkü Tamer Vefat Etti Nevin BALTA [ 6.4.2018 Devamı
İstiklal Marşı’nın Kabulünün 97. YılıNevin BALTA [ 14.3.2018 Devamı
“30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI”NIN ÖNEMİ Nevin BALTA [ 27.8.2017 Devamı
Türkmen Yerleşimi Halep, Antep ve Kilis Nevin BALTA [ 13.5.2017 Devamı
29 EKİM 1923 TARİHİNİN ÖNEMİNevin BALTA [ 27.10.2016 Devamı
KÜRESELLEŞME ÜZERİNENevin BALTA [ 1.8.2016 Devamı
19 Mayıs 1919’dan 2016’yaNevin BALTA [ 20.5.2016 Devamı
“Kilis ve Azez Sancak Olup, Valide Sultanın Hassıdır”Nevin BALTA [ 3.5.2016 Devamı
MEHMET AKİF’İN VATAN SEVGİSİNDE BİRLEŞMEKNevin BALTA [ 11.3.2016 Devamı
Nevin BALTA [ 11.3.2016 Devamı
Halep Türkmenleri Bölgenin Türkleşmesini SağladıNevin BALTA [ 9.2.2016 Devamı
27 ARALIK ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 96. YILINevin BALTA [ 27.12.2015 Devamı
Gaziantep’in Kurtuluşunun 94. YılıNevin BALTA [ 23.12.2015 Devamı
“24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ”NÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİNevin BALTA [ 24.11.2015 Devamı
Mutluluk Veren Bilgi ya da Devlet Olma Bilgisi Nevin BALTA [ 6.9.2015 Devamı
TÜRK DİL KURUMU 83. YAŞINDANevin BALTA [ 13.7.2015 Devamı
Ülkemizde 15 Bin Cinsel Suç Mahkûmu VarNevin BALTA [ 18.2.2015 Devamı
Harf İnkılabı Nevin BALTA [ 2.12.2014 Devamı
KUTSAL EMANET Nevin BALTA [ 14.10.2014 Devamı
82. DİL BAYRAMINI KUTLUYORUZ Nevin BALTA [ 23.9.2014 Devamı
ANADOLU KADIN BAŞLIKLARI Nevin BALTA [ 21.9.2014 Devamı
“Ulus” ve “Millet” Sözü Üzerine Nevin BALTA [ 4.9.2014 Devamı
Karamanoğlu Beyliği Bayrağına Dikkat Edin Nevin BALTA [ 15.8.2014 Devamı
Çocukluğumun Eski Ramazanları Nerede? Nevin BALTA [ 11.7.2014 Devamı
Âşık Veysel'de Milliyet Şuuru Nevin BALTA [ 17.6.2014 Devamı
Sayfalar : 1  2  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam