Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken. Pireler berber iken diye başlayan masallar vardır ya, bizde o masal diyarındaymışız gibi geliyor. Öyle değişik şeyler görüyor ve yaşıyoruz ki bazen gülüyorum ağlanacak halimize bazen de sinirleniyorum "hadi len " demekten kendimi alamıyorum. Ama nedense bizim yaşadığımız masal dünyasında hep kötü insanlar var. İyi insanlar sanki çuvala girmiş arada ortaya çıkıp yok oluyorlar.
Geçenlerde aile doktoruna gittim. Hastam yürüme zorluğu çektiği için raporlu ilacını alacaktım. Doktor; “ben yeni geldim tanımıyorum, uğrayıp kendisini de göreyim” dedi. “Tamam “dedim. Neyse doktor geldi. Hastam camdan bana bakıyordu. Ben de sandım yukarı çıkacak "hastanız bu mu? " dedi , “ evet “dedim. Oradan el salladı sonra bana bir kağıt verdi. İlaç şifresi idi reçeteyi yazmış. Kâğıdın tersini çevirdim. Doktorun benzin fişi gülmeye başladım. Otuz liralık benzin almış, bir daha gülme tuttu kendi kendime güler misin ağlar mısın demekten başka yapacak bir şey yoktu.
Sma hastaları ilaç beklerken” ilaç gelecek mi? Hastalar ölümü bekliyor” diye soru soran gazeteciye sağlık bakanı toplantım var diyerek cevap bile vermiyor. Küçücük çocuklar hiç bir şeyden haberleri olmadan kısa hayatta ölümlerini bekliyorlar. Sağlıkta belki bazı güzellikler oldu ancak hiç devlet hastanesinin aciline gittiniz mi? Sizden habersiz cebinizden kesilen paradan haberiniz vardır herhalde, eczaneye gittiğiniz zaman borcunuz şu kadar diyen eczacıya da hadi ya bakışı atmışsınızdır. Bu şartlarda özel hastaneler bizler için çok uzakta kalıyor. Hoş özel hastaneye gitmeyi hiç tercih etmiyorum. Sanki her doktorun belli miktarda para kazandırması gerekiyormuş gibi geliyor. Özel hastanede tiroit kanseri teşhisi konulan hastanın devlet hastanesinde yanlış teşhis olduğunu öğrendiğini anlatınca bu özel hastaneler konusunda haklıyım galiba demekten kendimi alamadım.
Hiç bir ülkenin sağlığa zararlı diye kabul etmediği sebze meyveleri gönlünce satın alamazken bu insanlar, özel hastaneye gidebilir mi? Ekonomi bu kadar tavan yapmışken alım gücü iğce aşağıya çekilmişken insan bazen çaresizliğini derin derin nefes alarak geçiştirmeye çalışıyor.
Evet, bu masal ülkesinde kötüler çok, cahiller çok, çaresizlikler, ölümler, tacizler hepsi fazlası ile var. İyiler prensler prensesler yok bu masalda.
Yediğimiz her şey ilaçlı tavuk yemeyeli uzunca bir zaman oldu çünkü onlarda ilaçlı. Un ilaçlı, dolayısıyla ekmek pasta çörek bozuk gıdaya giriyor. Önlem yok. Yiyenler hastalıktan kırılıyor. Sonra da onkoloji doktorları diyorlar ki bu hastalık artık grip gibi oldu her evde var. Elbette her evde olacak yediğimiz içtiğimiz ilaç soluduğumuz hava pis stres tavan yapmış memur ve emekliler açlık sınırının altında kalmış, taşeron işçileri perişan iş kazaları tavan yapmış, önlem, kontrol yok.
Sıkıntıları anlatacak bir yer var mı? Ya da dinleyip çare bulacak o da yok. Hani seçimlerde oyunuzu verin her şey düzelecek diyorlardı sonra dertler arttı arttı dağ oldu.
Şimdi bu dağın altından çıkmaya çalışıyoruz, hep beraber çıkabilir miyiz? Ben bilmiyorum belki karamsarlık yapıyorum belki de günün birinde dememde iyimserlik mi?
Bu masal dünyasında çocuğuna gazete kâğıdından bez yapan anneler var. Cinnet geçirip bir anda sülalesini temizleyenler var, pazardan tek domates alanlar var, çöpten bulduğu kilotu vücuduna ölçüp de cebine koyanlar var, yalın ayak çorapsız sokaklarda dolaşan çocuklar var. Diğer tarafta da gazete köşelerinde beş bin liraya çanta alanlar, kıyafetlerinin her bir parçası servet olan sanatçılar listesi var.
İşte böyle bir masal dünyası burası.
Sevgiyle kalın…
|