Her gün şehit haberleri geliyor. Kimimiz duyuyor kimimizde hiç umursamıyor. Öyle ki hayatlarını çeviren çemberin dışındaki olaylar onları ilgilendirmiyor. Hoş son zamanlarda bir, iki tane şehit olduğu zaman bazı gazeteler küçücük bir yazı ile duyuruyor. Sanki alışılmış gibi, sanki artık kanıksanmış kabullenmişiz gibi. Bir şehit haberi duyunca ne hissedersiniz bilmiyorum. Benim aklıma ilk gelen anacığı oluyor. Önce gidene yanıyorum genç yaşta hayatının baharında şehit olan çocuklar, o anda gözlerinin önüne gelenler sevdikleri anası babası, bacısı, eşi, çocuğu sonra kaybolan bir hayat.
Ya geride kalanlar; acıyı en derinden yaşayanlar, kapıya gelen habercinin “oğlunuz şehit oldu” sözcüğünü duyduğu andaki ruh hali, hayatın anlamının bir anda bittiği nokta. İlk günler belki acılarını bir nebze paylaşırlar acıyla baş başa kalınca, hayatın zorlukları duvar gibi önünde yükseldikçe, evlat acısı sırtına ağır bir kaya gibi oturunca, işte o zaman bir kez daha yıkılır şehit yakınları. Boynu bükük kalan çocuk hayatı boyunca içindeki acıyı atamaz. Geride kalan ana, rüyamda bari görsem hayaliyle yaşar. Onun yaşında birisini gördüğü zaman her seferinde acı depreşir. Hiçbir zaman derin bir nefes alamazlar ve hep o kaybetmenin burukluğu ile yaşarlar. Çocukken babasını şehit veren bir arkadaşın ilerlemiş yaşına rağmen acıyı anlatmasını okuyunca anladım ki acı ölünceye kadar eksilmiyor hep o kaybediş tazeliği ile yürekte yaşıyor, Onun içindir ki ateş düştüğü yeri yakıyor.
Bizlerde hiç tanımadığımız bu vatan için hayatlarını kaybedenleri minnetle anmalıyız. Gözlerini kırpmadan bu vatan için bu bayrak için can veren şehitlerimizin yakınlarına çocuklarına sahip çıkmalıyız. Üç günde unutulan, hayatın zorlukları ile yaşam mücadelesi veren öyle çok şehit ailesi var ki. Bizlerinde onları koruyup kollamak görevimiz olmalı. Nasıl ki Çanakkale, Sarıkamış, Sakarya, Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz varsa ve bu şehitlere saygı duyuyorsak bu günde doğuda bu vatan için ölen şehitlerimize de ayni saygıyı duymalıyız.
Ya gaziler, vatan uğruna savaşırken yaralananlar, iş yapamaz duruma gelenler, organlarını kaybedenler…
Aslında ülkemiz adı konulmamış bir savaşın içinde. Otuz yıldır süren bir savaş. Kimi zaman sınırlarımızın içinde kimi zaman dışında öyle çok şehit verdik ki, vermeseydik bu gün yaşadığımız ülke olmazdı. Şehit kanları ile sulanmış bir ülkenin çocuklarıyız. Bu nedenledir ki bizler bu topraklarda kin ve nefret tohumları ekenlere izin vermeyeceğiz. Ayrışmayacağız birlik ve beraberlik içinde olacağız, kardeşçe yaşayacağız, işte o zaman şehitlerimiz yattığı yerde huzur içinde olurlar.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ, 23.06.2017
|