Nereye giderseniz gidin gezdiğiniz yerlere şöyle bir bakın, en dolu olan yerler nerelerdir? Tabii ki yiyecek satan yerler. Kafeler hatta köşe başında et ile ilgili bir yiyecek satılıyorsa oralar. Evet, biz milletçe yemek yemeyi seven insanlarız. Sokakta mutlaka bir şeyler yemeden evine sanki kimse dönmüyor.
Peki, ne yiyoruz?
Bol GDO’lu besinler, ekmekler, şimdilerde sokaklarda bol bol satılan mısırlar, antibiyotikli tavuklar, ne eti olduğu belli olmayan etler, daha sayayım mı Palm yağı ile yapılmış pastalar, muhallebiler poğaçalar say say bitmez. Bunları yemiyorum sadece sebze ve meyve yiyorum diyorsanız buyurun çiftçiye bakın. En klasından zehirli gübresini toprağa atıyor, yetiştireceğini yetiştiriyor. Meyvelerin üstünde kimyasal ilaçlar, yıkasında geçmeyen ilaçlar, peki ne yiyeceğiz? Organik… Hangi organik, nerde yetişir bu, nasıl ayrılır, organik sebzeler, organik yumurtalar, gezen tavuk eti, hakiki bal mısır şekeri ile yapılmayan tatlılar nerde bulunur, nasıl anlarız? Bu kadar üçkâğıtçı ve yalanı alışkanlık haline getirmiş hangi esnafa inanır da alırsınız. Bilemezsiniz, işiniz şansa kalmış. Hazır yiyecek alsam deseniz onun içi de kimyasal maddelerle dolu. Anlayacağınız, ne çiftçi, ne fabrikatör hazır yiyeceklerini, malını üretirken bunu yiyecek insanlara ne olur düşüncesi akıllarından bile geçmiyor. Hayatımızda yazık ki en değerli şey para oldu. Para birinci sıraya geçince de herkesin şaftı kaydı diyebilirim.
Televizyona çıkan uzmanlar organik yiyecek yiyin diye yırtınıyorlar iyi de ortalık bu kadar kirlenmişken kim nerde neyi bulacak?
Grip virüsü gibi her evde bir kanser hastası var. Nedeni basit bu kadar kimyasal içerikli yiyecekleri tüketen bu toplumda hasta sayısı az bile.
Doktorlar der ki “sigara içmeyin içki tüketmeyin “tamam, “ne olur yaparsak?” sorusunun cevabı “ kanser olursunuz”.
Kanser olup da doktora gittiğiniz zaman ilk soru “içki sigara tüketiyor musunuz”? Cevap evetse kafasını sallar “işte sonuç “der gibi…
Cevabınız hayırsa genler suçlanır aslında suçlanacak çok şey de bulunur, ama hiç biri demez ki yediğiniz içtiğiniz her şey kalitesiz ilaçlı, hormonlu, bundan ötürü kanser oldunuz. Bunu diyemezler. Yeni doğmuş bebek kanser illeti ile doğabiliyor. Ya da bir hayvan kanser olabiliyor. O zaman milletçe yediğimize içtiğimize bakacağız. Devletin bunu çözmesi gerekiyor vatandaşının daha sağlıklı yiyecekler tüketmesini sağlaması gerekse de pek ilgilendiklerini düşünmüyorum.
Tüm kimyasal, hormonlu yiyeceklerin yanında hazır gıdalardaki hatta kızartmalarda, pastane ürünlerinde kullanılan Palm yağı, insülin direncini arttırıp obeziteyi körüklediğini, kalp damarlarında biriktiğini en önemlisi kanserojen bir yağ olduğunu biliyorsunuzdur umarım. Eğer yiyeceğin üstünde bitkisel yağ sözünü okuyorsanız bilin ki o Palm yağıdır. Ben de çok sevdiğim şokellaya hasret kaldım bu yağ yüzünden.
O zaman ne yitelim diyecekseniz “valla ben de bilmiyorum”.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ, 19.08.2017
|