Beklemek… Dünyaya gelişimiz bile uzunca bir süre anne karnında beklemeyle başlamaz mı? Beklemeyen bilemez kolay gibi gelir, aslında zordur beklemek hele belirsizliği beklemek. Hayatımda birkaç kere başıma geldi. İnsanın en çok canını acıtandır bu durum. Hayatımızın iyi ve kötü dönemleri olur ama hem iyisinde hem de kötüsünde beklerken hayaller birbirini kovalar ve acı katmerleşir. Sonbahardan sonra baharı beklemeye benzemez bu bekleyişler.
İnsan hayatının her döneminde bekler. Yaşamımızı düşünürseniz her şeyi ne çok beklediğimizi anlayabiliriz. Ömrümüzü hep bir şeyleri beklemekle geçiririz. Bir bebeğin oluşunu dokuz ay beklemek, neye benzeyeceğini hayal etmek sağlığının yerinde olup olmadığını görebilmek zor bekleyiştir. Eskiler bebek doğar doğmaz parmaklarını sayarlarmış, kulaklarına bakarlarmış bu insanın zor bekleyişidir, ama umutla sevgiyle beklemektir. Doğduk mu büyümeyi bekleriz, hayallerimizin gerçekleşmesini bekleriz. İşe girmeyi ev almayı, şansımızın çoğalmasını, evlenmeyi, sokakta otobüsü, hastane köşelerinde sıramızın gelmesini öyle çok ki beklediğimiz şeyler ömür boyu bitmez tükenmez…
Akşam olup da çocuğunuzun eşinizin eve gelmesini beklemek hele bir de fazlasıyla gecikmişse en kötü düşünceler beyninize üşüşmüş korkuyla “acaba?” sorularıyla beklemekte zor bekleyiştir. Öyle zamanlar olur ki hiç umudumuz olmasa da umutsuzca bekleriz.
Huzur evinde yaşayıp ta gelmeyeceğini bildiğiniz insanları umutsuzca belki yarın diyerek beklemek, geçen zamana direnerek, yokluğun özlemi içini kavurarak özlemle sevgiyle ve umutla beklemek. Umut hep ayni düşünceyi getirir insanın aklına, “Beklersen gelir”
Yaşlı insanları evlerinde pek az insan ziyaret eder. Hep derler ki “ kimse kapımızı çalmıyor “ Doğrudur insanlar artık bencilleşmiş kendini eğlendiren hizmet edebilecek kişileri ziyaret ediyorlar. Yaşlılarda kapının zili bir kere çalar mı diye özlemle beklerler.
Doktorun en sevdiğiniz insan için, gözünüzün içine bakıp ” tıp bitti, her an her şey olabilir” dediği an, en büyük belirsizlik yüreğinizi sarar. O andan itibaren, ağrıyla, sancıyla, kuşkuyla ve korkuyla belirsizliği beklemek.
Her telefonda, içinizde bir sancı olur, onu seyrederken nefesini saymak zordur.
Her halde en acısı da bu oluyor. Sessiz ve durgun bir su gibi beklemek, ya da patlamaya hazır yanardağ gibi. İçinizde kocaman bir boşlukla beklemek, ayrılık ateşinin kor gibi yüreğinizi kavuruşuyla beklemek, en zor bekleyiş.
Sonra da özlemle anıları düşünüp acaba bugün onu rüyamda görür müyüm bekleyişi sarar insanın beynini.
Kim bilir belki de yaşama sevinci beklemekte gizli. Beklemek umut etmektir. Beklentilerimiz her ne olursa olsun iyi veya kötü hayatımızda hep olacaktır. Gençken daha fazla yaş ilerledikçe azalan beklentiler.
Aslında hep bir şeyleri beklerken ıskaladığımız şey hayatımız değil mi?
Sevgiyle kalın…
|