2018 yılına ne baba dileklerle girdik. Mutluluk, huzur, barış ve sevgi istedik. Ama hayat ve yaşadığımız ortam öyle şirazesinden çıkmış ki dilekler hep hava da asılı kalıverdi. Daha bismillah yeni yıla girerken beraber gene kadın ve çocuk ölümleri sardı etrafımızı.
Toplumda halen kendine bir yer yapamayan, özgürlüğü kısıtlanan töre ile tutuculuğun arasında bırakılan kadın, karşı cins tarafından nedense hep cinsel yönü ile düşünülür. O sadece kocasını mutlu etmek için yaratılmış, çocuk doğuran, kocasının her isteğini yapması gereken varlıktır. Kadın dövülebilir, kadın öldürülebilir, kadına ceza vermek için çocuklarda katledilebilir.
Giyimini beğenmez, konuşmasını sevmez, yemeği, çayı önüne zamanında gelmemiştir, yavaştır, kadın hastadır, bakımsızdır, ailesi hakkında konuşmuştur, yemek tuzludur, sofrada tatlı yoktur, hatta canı dövmek istemiştir, dışarda canı sıkılmıştır kadınlar dayağı yer. Ama kadınlara hiç sorulmaz. Kadının, bu erkek kumar oynuyor, şiddet uyguluyor, pis, sevgisiz, gözü dışarda, demeye hakkı yoktur. Nedense o adamı çekmek zorunda olduğunu düşünür, ya da tehdit altında kalır. Adamın kendisini öldürünceye kadar bekler.
Kadın deyince akla anne, şefkat, merhamet, yüreklilik, toparlayıcılık eş kavramı gelmeli.
Dinen bakınca bizim dinimizde kadının boşanma hakkı vardır. Kadın Müslümanlıkta sultandır. Neden o zaman boşanmak isteyen kadınlar öldürülüyor? Oysa
Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)
Son yıllarda hep kadının uğursuz olduğu söylenmeye başlandı, bunları söyleyenleri taş mı doğurdu? Bu ne nankörlüktür. Kadına bu kötü davranışı reva görenler aslında kendilerini doğuran büyüten annelerine ihanet etmektedirler.
Yok, kadın ölünce ilişkiye girilirmiş, hamileyken sokağa çıkılmazmış, kadının aklı ve dini eksikmiş, dar pantolonlu görünce, şortlu kıza bakınca tahrik oluyorlarmış, bu kadar mı zayıf nefis taşıyorsunuz? Demezler mi insana…
Yaş mevhumu yok yirmi yaşındaki de kadını öldürüyor yetmiş yaşındaki de. Hızını alamayan o kadının doğurduğu çocukları da öldürüyor, sonra hop dışarda. Aslında bu kadınları öldürenler, çocukları öldürenler ve çocuklara ister erkek, isterse kız olsun tecavüz edenler en ağır cezayı alsınlar diye kanun çıkarılırsa, hakimlerde iyi hali unutup gereğini yerine getirirler düşüncesindeyim.
Diyanetin İnternet sitesindeki yazısını okuyunca bir an yanlış mı gördüm dedim. Dokuz yaşında küçücük bir çocuğun evliliğini nasıl onaylayabilir, sonrada neden siler, amacı nedir? Neden zaman zaman saçma sapan görüşlerini yazarlar ve silerler anlamak zor. Yoksa bizi dinden mi soğutmaya çalışıyorlar?
Buyurun Sayın Diyanet görevlileri, topluma bu düşüncelerin yanlış, olduğunu anlatın, bu dünyaya gelen her canlının farklı bir görevi olduğunu anlatın, kadının da rolünü anlatın, kadına saygıyı anlatın, dinimizin kadına verdiği önemi anlatın, namusun, vicdanın, dürüstlüğün, sevginin, paylaşmanın güzelliğini, iyi insan olmanın kurallarını, hayvanlara merhametin önemini anlatın, bırakın dokuz yaşındaki çocukları onlar çocukluğunu yaşasınlar.
İşte bu yaşananların en önemli önleyicisi de eğitimden geçer. Okuyun öğrenin doğruları öğrenip öğretin.
Kadın ve çocuk haklarının korunması en büyük dileğimizdir, dilerim sesimizi duyarlar.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,07.01.2018
|