Ramazan geldi gelecek derken bitti, bayram geldi. Her bayramda çocukluğumun bayramları gelir aklıma. Yeni elbiseler, ayakkabı, güzel hediyeler alabildiğince çikolatalar, şekerler, güler yüzler ve hiç gidilmemiş evler…
Bu bayram karmakarışık hüzün doluyum. İlk defa eski bayramlar aklıma gelmedi. Genç yaşta evlatlarını kaybedenler ve benim gibi kayba uğrayanların hüznünü yaşıyorum.
Çocukken bayram öncesi babacığımla bayramlık almaya gitmenin heyecanını yaşardım. Öylesine içime yer etmiş ki evlendikten sonrada uzun yıllar eşime bayram geliyor bayramlık alacağım dediğim zaman, şaşkın gözlerle yüzüme bakmış sonrada çarşının yolunu tutmuştuk.
Her zaman bayramın ilk günü koşarak annemle babama gider bayramlarını kutlardım. Her seferinde de şaşırırdım ikisi de giyinmiş, parfümler sürülmüş, bizi bekliyor olurlardı. Babam parfüm kullanmayı çok severdi. Rahatsızlığı döneminde hangi doktora gidersek kendinden önce parfümü girerdi odaya “ oh ya içimiz açıldı “ derdi doktorlar.
Bayram sabahı el öpmeden sonra, balkona otururduk, babacığım “Sarı Çiçeğim Belma’m geldi kahveleri içelim “ der ve derin bir sohbete dalardık. Önce gazete haberleri, sonra köşe yazıları, siyaset, ekonomi, günlük yaşam, komik haller, gelmiş, geçmiş anıları konuşur kah hüzünlenir, kah da gülerdik.
Demokrat bir babaydı Köy Enstitüsü ve Ankara Gazi Üniversitesi mezunuydu. Okul anıları bir başka güzeldi. Arslan Köyünde tanımadığım bir sürü insanın hikayelerini anlatır, ben de hayranlıkla dinlerdim. Çünkü o bilgi kutusuydu, harika bir kitap kurdu. İlk okuduğum kitap Aziz Nesin, “Şimdiki Çocuklar Harika “ kitabıydı, okuma aşkını ondan öğrendim.
En iyi yol arkadaşım, hep benim arkamda bir dağ olurdu, yeri gelince de arkasında ben dağ olurdum, hoşuma giderdi…
Dedemin Gazi Madalyasını bana verdiği zaman “ buna en iyi sen sahip olursun, bu ailemizin savaş dönemlerinde yaşadığı acıların, hasretin, açlığın ve özgürlüğün, Atatürk’ün emaneti “ dediği zaman çok heyecanlanmıştım. Şimdi madalya ya baktığım zaman Çanakkale Savaşını, İstiklal Savaşını, yaşananları düşünüyorum. Babamdan bana kalan en değerli miras.
Her babalar gününde çiçeğim ve parfümümle giderdim yanına. O da her seferinde “ bu ekonomik tuzaklara alet olma kızım “ dese de, mutlu olurdu.
Şimdi hem bayram hem de babalar günü ben karmakarışık ruh halimdeyim.
Bir yanım eksik kaldı. Özledim her şeyi…
Hani seni kaybettiğim gün var ya, elim sıcak bedeninin üstünde, seninle konuşmuştum, sen beni duymadın ama, söz verdiğim gibi, gene dimdik ayaktayım, mücadeleye devam ediyorum, yeniliklerin peşinden koşuyorum.
Söz verdiğim gibi emanetin “ Sarı Çiçeğin “ bende…
İyi bayramlar…
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 14.06.201
|