“Zamlar üstümüze yağıyor” demiştim ama yanılmışım. İstanbul’a bir dolu yağmıştı da bütün arabalar delik deşik olmuştu ya, zamlarla öyle bir dolu sağanağına yakalandık ki, tabiri caiz ise zamlardan çoğunluğumuz tıpkı o arabalar gibi delik deşik olduk. Arabalar kuyruğa girip tamircide yaralarını sardırdılar da biz yaraları zor sardırırız gibi gözüküyor. Üstelik daha ne gibi bir süreç yaşayacağımızı bilmiyorsak desem de, ufukta henüz ışık gözükmüyor.
Seçimler olmadan önce kurulan tanzim satış merkezi seçimlerle beraber veda etti. İnsanlar o soğukta kuyruğa giriyor ve bir kilo soğan almak için bekliyorsa demek ki alabilecek durumda değiller.
Pazara insanlar poşetle gitmeye başladı elzem olan yiyecekleri alabiliyorlar. İstanbul pazarları sanki ateşten bir gömlek. Giyende pişman giyemeyende. Satış yapamıyorum diye tezgah açmayan esnaf var. Etiket fiyatını yazmaya utanan var. Zaten o eski kalabalık, mutlu insanların doldurduğu pazarlar kalmadı.
Seçimler, belediye başkanları ve muhtar seçimleri ile ilgiliydi. Seçim oldubitti. Hükümet seçimlere gidin oyunuzu kullanın dedi, halk da gitti kullandı. Olay bitti. Şimdi gözler ekonomide, bu zam yangını ne zaman sönecek diye bekliyor, ancak pek umurlarında da olduğunu sanmıyorum. Eğer seçim yapılmasaydı çözüm yolu üretmeye devam ederlerdi.
Hep menfaatler üzerinden mi yönetiliyoruz, halkın sorunu şu anda yiyecek alamamak. Bazı marketlerde sebze alımı için sınır getiriliyor, etrafımızdaki insanların üç tane soğan iki tane patates aldığı döneme girdik. Ekonominin bazı göstergeleri vardır bir markete gittiğiniz zaman alacağınız kalitede malı reyondan kaldırmışlar ve satmıyorlarsa, burada biraz düşünmek gerekiyor. Sadece yiyecek mi? Eskiden bu hormonlu mu diye araştırıp sağlıklı beslenme derdine düşenler şimdi önce parasına bakıyor sonra da ne alabilirim diye düşünüyor. Otuz beş liraya sarımsağın, otuz liraya satılan kırmızıbiberin olduğu pazar. Böyle giderse belki de pazarcılarda artık kredi kartı uygulamasına başlarlar gibi geliyor.
Bundan iki sene önce medikalden raporla beş paket hasta bezi alanlar bu gün ayni raporla iki paket alabilmekte. Bu iki paketi de iki ay kullanmaları gerekiyor. Ancak bu süre sonunda yeni bez alabilirler. Benim örneğim sadece yaşlı bezi, diğer satılan malzemelerin fiyatını sorduğum zaman şaştım da kaldım. Onlarda haklı hepsi dolarla alınıyor. Dolar yükseldikçe medikal fiyatları de yükseliyor. Çocuk bezi, mama alımı insanları fazlasıyla zorlamaktadır. Hani diyorlar ya üç beş çocuk, tamamda sen iş ararken çocuk doğuracak mısın sorusunu iş veren soruyorsa, bezler mamalar almış başını gidiyorsa bu memlekette bir çocuk bile zor doğar.
Sözde sağlık düzeldi denmekle beraber aradığın ilacı eczanede bulamıyorsan, bulduğun ilaca yüksek bir meblağ ödüyorsan, gittiğin hastanede doktorun istediği çekim için altı ay sonraya gün alıyorsan, bunları yaparken çaresizlik içinde kıvranıyorsan sağlık düzeldi denmemeli. Sağlık nerde düzeldi
sabahleyin insanların doktora girmek için üst üste yığılmaları kalktı randevu sistemi geldi bu da zaten olması gerekendi. Uzman doktorlar ve hocaların hastaya bakması da artı puan.
Benim verdiğim örnekler en basiti ama önemli, eğitimden hiç söz etmiyorum. O başlı başına sorun durumunda.
Bu ülkede yaşamak zor. Birden bazı insanlar nasıl ekonomik özgürlüğüne kavuşuyor, onu bilemem ama kıskacın içinde kalanların işi zor.
Sevgiyle kalın.
|