Zorlu İstanbul seçiminden sonra, ufak kaçamaklar rahatlatır düşüncesiyle arkadaşımın daveti ile İznik’e gittim.
Burnumun dibinde olan bu küçük ilçeye hiç gitmemiştim, meğerse kendisi küçük geçmişi büyük olan ilçe açık hava müzesi gibi dursa da, çarpık yerleşimle tarih aralarda kalmış gibi.
İlk Türk Başkenti hem de Vatikan’ın kutsal kabul ettiği antik şehir ve o dönemin İstanbul’dan Anadolu’ya uzanan önemli yol üzerinde olması İznik’i önemli şehir haline getirmiştir.
İlk Mekodanya Kralı tarafından MÖ 316 yılında kurulmuş, adını Antigonia koymuşlar. Daha sonra adı Nicaea olarak değiştirilmiş. Adına altın sikkeler basılınca, “Altın Şehir” unvanını almış. Şehir Romalıların eline geçtiğinde, depremde hasar gören surlar yeniden inşa edilmiş. Şehir 4 ana ve 12 tali kapısı bulunan 4970m uzunluğunda surlarla çevrilmiş. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması ile İznik Bizans topraklarında kalmış. Selçuklulardan Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Nicaea’yı, 1080 yılında Selçuklu Devletinin başkenti yapmış. Adını da İznik olarak değiştirmiş. İznik’in tarihini incelerseniz, değişik dönemlerde değişik imparatorlukların eline geçmiş ve hep başkent olmuş bir ilçe. “Alimler Diyarı” ismini de alan İznik buram buram tarih kokuyor.
İznik’te Meryem’in göğe çıkışı anısına yapılan Koimesis ve Ayasofya Kilisesi önemli eserlerdendir. Ayasofya Kilisesinde 7. Konsil toplanmış ve bu toplantıda resim ve heykeller üzerindeki dini yasaklar kalkmış, İsa’nın tanrının oğlu olduğu ve Paskalya Bayramı tarihi bu Konsilde kabul edilmiş. Bu nedenle Papa tarafından Kudüs ve Vatikan’dan sonra İznik dünyadaki üçüncü kutsal kent olarak ilan edilmiştir. Bu Kilise daha sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği ile Mimar Sinan mihrap ilavesi yaparak kiliseyi, camiye dönüştürmüş. Bu yapıyı gezerken hem kiliseyi hem de camiyi bir arada görebiliyorsunuz.
Aslında ilçenin içi tarih kokuyor tarlaların içinde tarihi Dikilitaşı görünce şaşırdım. MS 1.yy’da yapılan 12 metre yüksekliğindeki heykelin 6. taşı kaybolmuş üstünde Yunanca yazıtlar bulunuyor.
İznik gölünün dibinde Hristiyanlık kiliselerinden birinin bulunduğu düşünülüyor. Hatta Hristiyan aleminin tüm mezheplerinin kabul ettiği tek kilisenin İznik’te olduğu biliniyor.
Size anlattıklarım İznik tarihinin küçücük bir parçası, meşhur İznik Çinilerini söylemeye bile sıra gelmedi.
Avrupa’da Ortaçağ kasabalarından birini gezmiş ve hayran kalmıştım. Orada da hayat devam ediyor, ancak kasaba koruma altına alınmış, geçmişi hayranlıkla izliyorsunuz. Akın akın ziyaretçiler geliyor turizm bu ilçede tavan yapmış desem yeridir.
Dilerim tarih kokan İznik’te bir gün gerçek değerine kavuşur.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,07.07.2019
|