Hani diyorum ki, şöyle mutlu bir şeyler paylaşabilsem, okurken hafiften bir tebessüm oluşsa dudağımızın kenarında, alıp götürse bizi bir yerlere, keyif alsak okuduğumuz, yazdığımız yazılardan ama olmuyor işte bazıları gibi hayat çok güzel deyip yaşayamıyoruz. Belki de halen insanlığımız içimizde duruyor henüz sevgimizi, insani duygularımızı kaybetmeyenlerdeniz, ne insana, ne doğaya, ne de hayvanlara kötü ve bencilce davranamıyoruz çok şükür.
Cehaletin tavan yaptığı bir ülkede, fabrikaların kapatılıp insanların aç, işsiz ve de çaresiz kalıp intihar ettiği, kendini yaktığında, buna bakıp da “Kimse kendini açlıktan yakmaz” diyen siyasetçinin, siyasetinin nasıl insani değerlerin üstüne çıktığını göstermiyor mu bize.
Hakça ve eşitçe yaşama hakkımızın yavaş yavaş kaybolmaya başlaması. İşsizlikten, insanların siyanür içerek ailece bu hayata veda etmeleri. Çocuğuna pantolon alamadığı için kendini asan babayı, ya da karda torbanın içindeki çocuğunun cesedini sırtında taşıyan babayı unutmadık.
Bizim ülkemizde her olanı farklı nedenlere bağlayanlarla doludur. Deprem olur hemen bazı kesimler işi farklı yöne çekerler hiç demezler ki filan ülkede sekiz şiddetinde deprem oldu, kimse ölmedi bizde beş şiddetinde evler yıkılıyor, insanlar ölüyor, neden diye sorgulayamıyorlar.
Deprem oldu ölen öldü kalan sağlar bizimdir, diyoruz da onları da mutlu etmeyi beceremiyoruz.
Çığ katliamında kurtarıcıların, teknik düşünememeleri planlı hareket edememenin cehaleti ile vatandaşlar öldü onlara da şehit dedik.
Düşünebiliyor musunuz uçağın tekeri piste değiyor her kes mutlu sorunsuz geldik çok şükür derken, uçak pistten çıkıyor, parçalanıyor, üç parçaya ayrılıyor her kafadan bir ses, anlayamadık. Yaralananlar kan revan içinde otobüslerle taşınmasına şaştık kaldık, ama herkesin aklında Pegasus’un en üst düzeyindeki adamı ağladı ya diyerek rahatladık.
Çin’de yüzlerce insanı öldüren Koronavirüsünün ülkemize gelmemesi tek dileğimdir, yoksa biz o adamlar gibi on günde bin yataklı hastane bile yapamayız. Yapabilseydik depremlerde ortalıkta kalanlara ev yapar oturturduk.
Öte tarafta şehit haberleri de yürek yakıyor.
Yaşanan tüm olaylarda da, her seferinde Allah beterinden korusun demekten de bıkmadık.
Ülkemizde yangın, sel, kazalar, intiharlar, cinnet geçirmeler bol bol cinayet işlemeler, tecavüzler her türlüsünden kız erkek, kadın, büyük küçük bebek fark etmiyor. Ahlak yoksunluğu da hat safhada çürümüşlüğe gidiyor.
Bütün bunların nedeni nedir diye düşünüyor muyuz yoksa bazıları gibi at gözlüklerini takıp eğlenmenize devam mı ediyorsunuz?
Kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan duyarsız sanatçıları izliyoruz. Beş bin dolara aldıkları çantalarını elbiselerini gazete sayfalarında deşifre ederken akıllarına geliyor mu acaba. Ya da o çok duyarlı sanatçılarımıza bakıp da bizde bunlarla beraber mücadele edelim diye düşünürler mi? Bilmem.
İş adamları, yardım edenleri tenzih ederekten şunu demek isterim “çıkarın kuma soktuğunuz kafalarınızı bu ülke hepimizin”.
Gördünüz işte, inşallah, maşallahla hiçbir şey olmuyor.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,09.02.2020
|