Hiç tanımadığınız bir insanı her gün izliyorsunuz. Korona korkusu sarmış içinizi. Günlük listeleri takip ediyorsunuz, her gün çok şükür bizde ölen, hasta olan az diye teselli oluyorsunuz. Tabi karşınızdaki insana saygı duyuyor onu seviyorsunuz. Sonra takke düşüyor kel görünüyor. Ben buna nasıl inandım diye kendi kendinize hayıflanıyorsunuz. Derler ya bir insanın kendine yaptığını kimse yapmaz diye, bir anda tüm saygınlık bitiyor ve kocaman bir güvensizlik üstünüzü örtüyor.
Bu arada düşük hasta sayısını görenler salgını önemsemiyor. 65 yaşını içeriye kapatınca, geriye kalanlar “biz genciz bize bir şey olmaz “diyenler, hiçbir kurala uymuyorlar. Hasta sayısının yirmi dokuz bine çıktığını duyanlar dokuz ay kandırıldıklarını anladıklarında tren kaçmış oluyor. Çünkü artık bu konuda Avrupa birincisiyiz.
Sağlık bakanı diyor ki “ görüyorum ki vatandaşımız pozitif çıkan, evinde takip edilen, izolasyonda tutulan vakaların hepsini öğrenmek istiyor.” Evet, hepsini öğrenmek istiyoruz, Sayın Bakanım. Her şehirde her köyde günde kaç kişi ölüyor? Bunlar nerelere gömülüyor? Hastalık seyri ne hızla gidiyor, kullanılan ilaçların ne kadarı iyi geliyor, toplumca ne yapacağız?
Bilgiyi saklanınca insanların rehavetiyle ipin ucu kaçtı gitti, şimdi bu kadar ölen insanın hesabını kim verecek? Bilim Kurulu kendini ne kadar sorumlu tutuyor merak ediyorum.
Etrafıma bakıyorum maskesiz gezen halen çok fazla, ben maskeyi burun altında taşıyanları da maskesiz kabul ediyorum. Korona olup da evde oturması gerekenler bile kendini düşüncesizce sokağa atabiliyor. Kontroller yeterli değil sanırım. Bu bencillik, vurdumduymazlıktır. Belki de sizin bulaştırdığınız virüs, o insanın hayatını kaybetmesine neden olacaktır.
Alınan önlemler düşündüğünüz zaman bazılarının mantık dışı olduğunu görüyorsunuz. 65 yaş insanları kendilerini en iyi koruyan kesim. Onları içeri kapatıyorlar. Gençler dışarda çalışanlar işte, işten korona virüsünü alan eve getiriyor, artık kaç nüfuslu iseler hepsi korona. Keza, okula giden çocuklarımız da ne kadar güvende bilinmiyor.
Sanki halen kandırılıyoruz gibi, güven sarsıldı bir kere her şeye şüpheli yaklaşıyoruz. Tıpkı ekonomi gibi, tıpkı enflasyon rakamları gibi, tıpkı eğitim gibi.
Ekonominin nasıl da kötüye gittiğinin farkındayız, her kes kendi cüzdanını biliyor, işsizlik aldı başını gidiyor. Bir ülkede mühendis çöp topluyorsa orada durmak gerekiyor.
Bir kazanın içinde sağlık, ekonomi, eğitim ve siyaset var. Kazan kaynıyor kapağı daha tam açılamadı. Ne yaşayacağız bilmiyoruz ancak tahminlerimiz var.
Hepimizin Allah yardımcısı olsun…
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ,29.11.2010
|