Öfke, kızgınlık, hüzün, sevinç, mutluluk……..
Zaman zaman bu duyguları hepimiz yaşarız.
İnsanı insan yapan duygularıdır.
Ağlayan birini görsek, bizde duygulanır ağlamaklı olur, hatta onunla birlikte belki de ağlarız.
Yanımızda biri gülse, onun gülüşüne bizde eşlik eder, hep birlikte kahkahalar atarız.
Çevremizde ki neşeli insanlar yaşamımıza enerji katarlar.
Bu tür duyguların bulaşıcı olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği, düşünmek ve düşündüğünü ifade edebilmesidir.
Bağırmaktan söz etmek istiyorum.
Hiç düşündünüz mü?
İnsanlar neden bağırarak konuşur?
Kendini ifade etmekte zorlandığında sesi neden yükselir?
Hoşumuza gitmeyen şeylere öfkelenir ve anlatmak istediklerimizi bağırarak, yüksek sesle anlatmaya çabalarız.
Bağırarak konuştuğumuzda daha iyi anlaşılacağımızı sanırız.
Oysa ki bağırarak konuştuğumuzda, anlatmak istediğimiz değil bağırmamız dikkat çekiyor.
Yani anlatmak istediğimiz yine anlaşılamaz.
Bilimsel araştırmalar bağırarak konuşan birinin, balyoz sesi kadar olumsuz etki yarattığını kanıtlamıştır.
Kızgınlık ve öfke yaradılışımızda vardır.
Fakat bağırmak ve hakaret etmek sonradan öğrenilen duygulardır.
İletişim için en iyi araç sözcüklerdir.
Fakat çoğumuzun unuttuğu, dikkat etmediği şey, ifade edilen sözcüklerin sesi ne kadar yüksek olursa, kaybettikleri değer o kadar yüksek olacaktır.
Şunu çok iyi anlamak gerekir, anlatmak istediğimizi, yüksek sesle söylemek haklı olduğumuz anlamına gelmez, karşı taraftan da farklı algılanmaz.
Duyulan saygı azalır ve karşılıklı yanlış anlamalar, anlaşılmalar artar.
Bağırmak, sinir ve öfkeden, sinir ve öfke ise kibirli olmaktan kaynaklıdır.
Acizlik, zayıflık, özgüven, haksızlık problemlerinin kibir ile kılıflanması ve kendini ifade ederken bağırarak ortama egemen olma isteği yada öfke halinin göstergesidir.
Karşımızda ki insanın kalbine hitap etmek istiyorsak ses tonumuzu ayarlamak zorundayız.
Bir insanın kalbine hitap edemiyorsanız, bağırmanız etkili olmayacaktır.
Okuduğum da çok hoşuma giden bazı özlü sözleri de ekliyorum.
“Bağırıp çağırmakla üstünlük sağlansaydı köpekleri kurtları ve eşekleri kimse geçemezdi.”
“İstediğin kadar bağır çağır susan birini yenemezsin.”
“ Yüksek sesle konuşan ince konuları düşünemez.
“Sürekli bağırıp çağıranlar, sessiz insanları anlayamazlar.”
“ Bağırıp çağırmaya gerek yok, sesini duymak isteyene bir fısıltı yeter.”
Bütün bunları yazarken, normal konuşma tonu ve işitme eksikliği nedeniyle ses tonu yüksek olanları ayrı değerlendirmek gereklidir. .
Böyle durumda olan okuyucularım alınmasın lütfen!
Anlayanlar anladı!
|