Düşünmeyi sağlayan yegane şey okumak!
Düşünen insan elbette en doğruya ulaşacaktır.
Ne yazık ki günümüzde kitaba ve okumaya hak ettiği değer verilmiyor.
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte kitabın değeri de aynı oranda gerilemiş durumda.
Tabii teknoloji ilerlemesin demiyorum sadece teknolojinin bazı değerlerin önüne geçmesine izin verilmesin diyorum.
Toplum olarak bilinçlenmeli düşünmeli doğru hareket edilmelidir diyorum.
İlerleyen teknoloji sayesinde yeni neslin kitaba bakışı, verdiği değer ne yazık ki sıfıra inmiş durumda.
Eline bir kitap almak onun sayfaları arasında kaybolmak okumanın verdiği keyfi, lezzeti almak değer biçilemez bir rahatlık veriyor.
Okumak ruhen ve zihnen rahatlamamızı sağlayan önemli bir aktivitedir.
Aksini iddia eden yoktur, fakat okuyanda çok az.
Hele ki çocuklarımız bunun çok uzağında.
Onlar teknolojik cihazların yapay büyüsüne kendilerini kaptırmış durumdalar ve toplum bilinçlenip birlikte hareket etmediği sürece çocuklarımız teknolojinin kurbanı olmaya devam edecekler.
Daha önceki yazılarımın birinde demiştim ki “Emperyalistlerin , ulusal bağımsızlık konusunda ki duyarlılıklarını yok etme çabaları boşuna değildir. Bir ulusu köleleştirmenin ilk ve en etkili basamağıdır bu çaba. Emperyalizm modasıyla saldırır gençlere, diliyle saldırır , teknoloji ile saldırır , filmleri ve dizileri ile saldırır.Gençlere markalı kimlikler satarlar, özentiyi dayatırlar ve kendilerine benzetmeye çalışırlar. Kendi öz kimliğinden koparılır gençler. Böylelikle aidiyet gereksinimini özendiği uluslarda aramaya başlar gençlik. Önce kendine sonra ulusuna , ulusal değerlerine yabancılaşır.İşte o zaman ulusal bağımsızlık rafa kalkar ve tozlanır.Emperyalistler seviniyorlardır artık .Çünkü istedikleri oldu.”
İşte bunların en can alıcılarından biridir teknoloji.
Ne yazık ki ilerleyen teknolojiyi doğru kullanamadık ve kullanamıyoruz.
Adeta biz teknolojiyi değil teknoloji bizi kullanır hale gelmiş durumdayız.
Evlatlarımızı teslim ettik ve yok olmalarını izliyoruz.
15 yaşındaki kızımdan duyduklarım bana bunları yazdırdı.
Daha farklı şeyler de yazmak geliyor içimden, fakat fazla da rahatsızlık vermek istemiyorum.
Bayiden gazete almak istediğimde “aman anne kağıt gazetemi kaldı bu devirde, internetten aç oku” demesi bunun açık kanıtıdır.
Bunu ve benzer sözleri duyan bir tek ben değilimdir.
Bir tek canı acıyan da ben değilim. Bundan eminim.
Bunları yazmak çok acı, fakat kendi gerçeklerimizle yüzleşemediğimiz sürece hiçbir yere varamayız ve sorunlarımızı çözüme kavuşturamaz, geleceğe umutla bakamayız.
Okumayan, teknoloji bağımlısı, düşünemeyen, ezberci bir nesil yetişti ne yazık ki.
Zararın neresinden dönersek kardır diye düşünüyorum.
Bilimsel bir araştırmaya göre günde sadece altı dakika okumak stresi yüzde altmış sekiz azaltıyormuş.
O zaman lütfen okuyalım, okutalım.
İlk kitabımın adını birazda sitemle “OKUYANLARA YAZDIM” koydum.
Okumayanlar zaten anlamayacaklardır.
Okumanın o büyülü dünyasında kaybolmanın ömür boyu size kattıklarını dilim döndüğünce, kalemimin yazdığı kadarıyla aktarmak isterim.
Ve lütfen hatırlayalım ,hatırlatalım!
“okumadan geçen bir gün yitirilmiş bir gündür.”
“kitapsız yaşamak kör, sağır,dilsiz yaşamaktır.”
“okumak, sadece okumak.Okuyan insan dünyanın aklına yaslar sırtını.”
“cehalet felakettir, öyleyse oku!”
“kitaplık kurmak ibadethane yapmak kadar kutsaldır.”
|