Eğitimde neden bir arpa boyu yol alamadık, alamıyoruz.
Ülke olarak kendi gerçeklerimizle yüzleşmeden bir yere varamayız, yerimizde sayarız hatta gerileriz.
Eğitim ailede başlar diyoruz.
Hatta bana göre eğitim anne karnında başlıyor bile.
Doğumla birlikte aile kendi kültürünü ister istemez veriyor çocuğa.
Bununla ilgili olarak çok güzel bir söz:
Bilenler bilir.
“Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira onlar size benzeyecektir !
Kendinizi terbiye edin.”
Çok doğru ve güzel bir söz.
Çocuk okul hayatına kadar ailede gördüklerini farkında bile olmadan kendi kişiliğine işliyor.
Okul hayatı başladığında her şey farklı bir boyut kazanıyor.
Bambaşka insanlar, çok farklı bir ortam, bir sürü bilgi, bir çok kural!
Okul çağına kadar oluşan karakter ve bilinç, okulda kendini gösteriyor.
Kimi çocuk mükemmel uyum sağlayabilirken, kimisi sıkıntılar yaşayabiliyor.
Bu durum zamanla normale dönebilecekken, eğitim sisteminde ki bozukluk çocukları iyice çıkmaza sokuyor ve sıkıntının katlanmasına neden oluyor.
Her çocuğun sosyal ilişkileri, öğrenme şekli, öğrenme süresi farklılık gösterebiliyor.
Çocuklar arasında ki bu farklılıkları görmezden gelmek ve tek tip eğitim vermek gelecek için çok büyük bir sorundur.
Her çocuk özeldir.
Her çocuğun yatkınlığının olduğu farklı alanlar vardır.
Kimisi sayısal alanda yeteneklidir.
Kimisi sözel alanda iyidir.
Kiminin iyi bir müzik kulağı vardır ve böyle çocuklar müzik aleti çalmakta çok başarılı olabilirler.
Bazı çocuklar bebeklikten itibaren oyuncaklarından başlayarak her şeyi parçalar, söker, takar.
Dedik ya hepsi özel.
Hepsi farklı farklı birer değer.
Çocuklarımızın hepsi birer cevher.
Hepsi işlenmemiş birer elmas.
Onları bizler aile, toplum ve okul olarak işliyoruz ve topluma ya başarılı mutlu birer birey olarak kazandırıyoruz ya da başarısız, beceriksiz, mutsuz, kimseye yararı olmayan birer asalak yetiştiriyoruz.
Evet bunu, aile, toplum, ve okul olarak bizler yapıyoruz.
Çocukları kendi yetenek ve ilgilerine göre, hepsinin ayrı ayrı değerler olduğunu onlara hissettirecek, bir eğitim modeli şarttır.
Doktor olmak isteyen çocuğun değerli , tamirci olmak isteyen çocuğun ise önemsiz olduğunu hissettirdiğiniz an o çocuğun artık ne kendine ne de topluma yararının olması düzgün bir birey olarak yetişmesini beklemek boşuna olacaktır.
Bu ülkenin , doktora da, temizlikçiye de, mühendise de, garsona da ihtiyacı vardır.
Her mesleğin önemli ve değerli olduğunu anlamak zorundadır bu toplum.
Bununla ilgili güzel bir öykü::
“Bir milli eğitim müfettişi okula gitmek için yola koyulur ancak yolda arabası hararet yapar ve aracı çalışmaz.
Oradan geçen bir çocuk araca doğru yanaşarak yardıma ihtiyacının olup olmadığını sorar.
Müfettiş ; Araçlardan anlar mısın?
Çocuk ;Babam tamircidir bende bazen ona yardım ederim.
Arabanın motoruna bir bakış attıktan sonra, alet-edevat çantasını ister.
Çocuk bir kaç dakika uğraştıktan sonra, müfettişten aracı çalıştırmasını rica eder.
Bu arada müfettiş bütün bu olanları hayretler içerisinde izlemektedir.
Araç yeniden hareket etmeye başlar...
Çocuğa teşekkür eder onun okula gidip girmediğini sorar. Çocuk gidiyorum ama...şey... efendim... diye mahcup bir tavır takınır... Müfettiş.. anladım. peki bu saatte neden okulda olmadığını sorar ...
Çocuk ;
Bugün okulumuza müfettiş gelecekmiş ve öğretmenim benim sınıfın en tembel öğrencisi olduğumu söyledi sen bugün izinlisin bugün okulda görünme dedi... Bu yüzden okula gitmedim...”
Tembel öğrenci yoktur.
İlgisi ve yeteneği olmayan alanlarda zorunlu eğitilen öğrenci hiçbir zaman başarılı olamayacaktır.
“HİÇ BİR BALIK UÇMAYA,
HİÇ BİR KUŞ YÜZMEYE ZORLANAMAZ.”
|