Bazen bu ülkede yaşamak istemediğimi fark ediyorum.
Ve böyle zamanlarda kendime büyük bir öfke duyuyorum.
Nasıl olur da vatanına bağlı Atatürk hayranı birisi olarak böyle düşünürümü sorguluyorum, kendimi hırpalıyorum.
Sonunda anlıyorum ki benim kaçmak istediğim vatanım değil, vatanımda ki cahil, ufku kapalı, vizyonu olmayan, çıkarcı, sözde İslamcı, tembel, önüne ne konursa yiyen, sorgulamayan, ne istediğini bilmeyen,istemeyi de bilmeyen, ama bildiğine de bilmediğine de konuşan, çarpık, toplum olduğunu anlıyorum.
Güzel ülkemin başlıca sorununun aslında bu olduğunun altını çizmek isterim.
Bilime, bilgiye, emeğe değer verilmediği sürece, insanlara doğrular olması gerektiği gibi aktarılmadığı , farkındalığı yüksek kişiler bunları kendine görev bilmediği sürece biz bu ülkeden gitmeyi, sonra da gitmeyi düşündüğümüz için kendimize daha çok kızarız.
Kime sorsak, kiminle konuşsak mutlaka şikayet ettiği haller var, ama şikayet edilen durumları düzeltmek için ne yapıyoruz? HİÇ BİR ŞEY!
Kapısına getirilen üç paket makarnaya, kafasına atılan çaya tav olan toplumdan umudum da yok diyeceğim ama Atatürk’ün “ Türk milleti zekidir”.sözü aklımdan çıkmıyor.
Evet ülkemde yaşamak oldukça zorlaştı, bilinçli gençler gelecek göremiyorlar, endişeli, kaygılılar.
Fakat şikayet etmekle olmuyor.
Değerli okurlar vatandaş olarak, bu ülkenin sahipleri olarak gerekeni yapmak borçtur, sorumluluktur.
Bakıyorum öyle donanımlı, güzel düşüncelere sahip, vatansever, pırıl pırıl insanlar çekilmişler bir kenara kendi küçük dünyalarında yaşamayı tercih ediyorlar.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kafasında zaman öldürüyorlar.
Neymiş efendim, siyasete bulaşmak istemiyorlarmış, ülkede siyaset çok kirliymiş, falan da filan!
Evet çok doğru ülkede siyaset kirli, ama ne yazık ki ülkeyi de siyaset yönetiyor.
Eğer ki siyasetin kirliliğinden şikayetçiysek o siyaseti alacağız elimize, yeniden yoğurup, şekillendirip daha doğru daha temiz hale getireceğiz ve insanlara bunu anlatacağız.
Bu vatanın emek emek yetişmiş , faydalı olabilecek potansiyele sahip evlatları öyle köşeye çekilmek gibi bir lüksünüz olamaz.
Bu vatana hizmet etmek görevinizdir.
Sizden daha kötülerin ülke yönetimini ele geçirmelerine izin vermeniz korkaklık ve kaçaklıktır.
Tıpkı kurtuluş savaşında eli silah tutabilen, düşmana bir taş bile olsa atabilecek güce sahip olan zamanın kahramanları gibi bugünde bu vatanın , bu milletin huzuru, mutluluğu, bağımsızlığı ve özgürlüğü için kimin elinden ne geliyor ise yapması vatandaşlık borcudur.
Yarınlarımızı, çocuklarımızın geleceğini kuklalara, çıkarcılara ve onların yancılarına bırakamayız, bırakmamalıyız.
Bir köşeye çekilip bize bir şeyler sunmalarını beklemek bizi aciz ve zavallı yapar.
Ne istediğimizden emin, nasıl isteyeceğimizi bilerek en doğruya, en iyiye, layık bir millet olduğumuzun bilinciyle hareket etmeliyiz.
Süsleyip püsleyip önümüze konanı değil asil Türk milletine yakışanı bize sunmalarını sağlamalıyız.
Atatürk’ün bazı özdeyişlerini hatırlatmak isterim.
“Kendilerine bir ulusun kaderi emanet edilen adamlar, o ulusun gücünü yalnız ve ancak yine ulusun gerçek ve elle tutulan çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an unutmamalıdırlar.”
“Her an tarihe karşı, cihana karşı davranışlarımızın hesabını verebilecek bir durumda bulunmak gereklidir.”
“Cumhuriyet düşünce, bilim ve vücutça güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.”
“Halkı genel durumdan haberli kılmak son derece önemlidir.”
Evet değerli okurlar ulu önderimiz taa o zamanlar bugün olabilecekleri görmüş ve önemli mesajlar bırakmış.
Tabii anlayana, anlamak isteyene.