Hayat ne kadar zordur bazen.
Yaşadıklarımız, yaşattıklarımız, bize yaşatılanlar!
Hepimizin bir hikayesi vardır.
Hüzünlerimiz, umutlarımız, hayallerimiz, yapmak istediklerimiz, yapabildiklerimiz, yapamadıklarımız, çaba harcadığımız, mücadele ettiğimiz, çaresiz kaldığımız, bazen de yorulup pes ettiğimiz.
Hepimizin bir dışarıdan görünen tarafı, bir de kimseye gösteremediğimiz iç dünyası vardır.
O iç dünyada ne hüzünler ne kırgınlıklar biriktiririz farkında olmadan.
Farklı hassasiyetlere sahip olmamıza rağmen, bir o kadar da acımasız, duyarsız, düşüncesiz ve bencil olanlarımız var.
Hayatın akışına kapılıp, büyük bir cehaletle , kendini üstün görerek, insanları aşağılayıp, küçük görenler var.
Cehalet derken, akademik olarak çok iyi bir eğitim alma şansı olmuştur belki , fakat eksikliğin, erdemlik olduğunun farkında değildir böyleleri. Ve ne yazık ki akademik başarısı ile övünür durur .Ne kadar küçüldüğünün aymazlığındadır.
Kırıp, döküp sonrada , bir özürle gönül aldığını sananlar !
Kırılan vazoyu yapıştırırsınız, ama hiçbir zaman eskisi gibi olmaz.
Güzel bir söz okumuştum, kime ait olduğunu anımsayamadım, sahibinden özür dileyerek yazıyorum.”Kırılanlar, sevmekten vazgeçmezler, sadece sevgilerini göstermekten vazgeçerler.”
Sevmek nedensiz olmalıdır.
Değerli olanlar, nedensiz, çıkarsız sevenlerdir.
Keşke etrafımıza daha farklı bakabilsek!
Erdemlik, ne kutsal bir maneviyattır aslında.
Çevremizde erdem sahibi insanlar bizi değerli kılanlardır.
Konuyla alakalı, çok etkilendiğim, yaşanmış bir hikayeyi sizlerinde okumasını istediğim için yazıma ekliyorum.
Bu olay 14 ekim 1998 de kıtalar arası bir uçuş esnasında gerçekleşmiş.
"Bir kadın, uçakta zenci bir adamın yanında oturuyordu. Durumdan rahatsızlığını belli edercesine, hostesten başka bir yer bulmasını istedi, zira öylesine antipatik birinin yanında oturamazdı.
Hostes, tüm uçağın dolu olduğunu fakat birinci sınıfta yer olup olmadığına bakacağını söyledi.
Diğer yolcular şaşkınlık ve tiksintiyle olayı izliyorlardı, bu kadının sadece terbiyesizliğine değil, bir de birinci sınıfta yolculuğu devam edeceğine şahit oluyorlardı. Zavallı adamcağız çok kötü bir durumda olmasına rağmen cevap vermemeyi tercih etti.
Bu yüksek tansiyondaki durumda kadın, birinci sınıfta ve o adamdan uzak uçabileceğinden tatmin olmuş, hostesin dönmesini bekliyordu.
Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, kadına:
"Çok özür dilerim geciktim.Birinci sınıfta bir yer buldum… Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı, sonra yer değişikliği için pilottan izin almam gerekiyordu. 'Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanında oturmak mecburiyetinde tutulamaz' dedi ve bu izni verdi."
Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı, bu esnada kadın da bir zafer kazanmış gibi yerinden kalkmaya hazırlandı. Aynı anda hostes, oturmakta olan zenciye dönerek:
"Beyefendi, sizi uçağın birinci sınıfındaki yeni yerinize götürmem için beni takip eder misiniz lütfen? Seyahat firmamız adına kaptan pilotumuz sizden böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmak mecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor."
Tüm yolcular hep birlikte, bu olayı iyi bir biçimde sonuçlandıran uçak personelini alkışlayarak tebrik ettiler.
O yıl, kaptan pilot ve hostes uçaktaki davranışlarından dolayı ödüllendirildiler. Aşağıdaki mesaj, tüm ofislere personelin görebileceği bir biçimde iletildi:
"İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.
|