Kadın erkek eşitliği mi?
Bu sorun annelerimiz tarafından halledilmemiş miydi zaten?
On sekiz yaşına geldiğinde, artık reşit olmuş, oyunu da kullanmış ve eşitlik sağlanmamış mıydı?
Fazla düşünmeye, kafa patlatmaya gerek yok aslında.
Eşit işe eşit ücret mi?
Zaten kanuni bir zorunluluk olmalıdır.
Eğitim ve mesleklere erişim mi?
Kapılar herkese eşit açılmalıdır.
Bunun hakkında konuşmaya bile gerek yok.
Kendiliğinden olmalıdır.
Şöyle geriye bir dönüp baksak çok net görünüyor aslında.
Bütün imkanlar eşit gibi görünse de, teoride kalıyor, pratikte gerçekler ortaya çıkıyor.
Bizim evde bütün işleri annem yapardı yada ablalarım.
Neden bütün yük kadının sırtındaydı? Bunun suçlusu kimdi?
Dedem mi? Babam mı? Ağabeyim mi?
Tabii annemi de suçluyorum, oy kullanarak eşitliğini ve özgürlüğünü elde ettiğini sandığı , bu palavralara kandığı için.
Bu durum çoğu ailede böyleydi ne yazık ki. Toplum olarak kültürümüz böyleydi çünkü.
Genç bir kadının bedeni, kadınsı şeklini aldığı andan itibaren, erkekler arasında ateşli kavgaların nedenidir.
Ne diyordu erkek, hoşlandığı ya da sevdiği kıza:
“Ya benim olacaksın ya kara toprağın.”
Bu hakkı nereden bulduğu, olması gerektiği gibi sorgulanmadı.
Kişileri, kurumları, toplulukları, hatta tıbbı bile karşı karşıya getiren bir nesne olarak görülmesi çok üzücüdür.
Kızlarım! Kızlarımız büyürken bakıyorum, onlara nasıl bir hayat hazırladık.
Düşünebiliyor musunuz?
Onların sadece cinsel bir obje olarak değer görmeleri kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Suudi Arabistan Yargıtay Yüksek Mahkemesi, 19 yaşındaki bir kadını, 2006 yılında 7 adam tarafından saldırıya ve tecavüze uğradığında, bu kadını bir adamla birlikte olmak suçundan 200 kırbaç ceza vermiş ve ayrıca 6 ay hapse mahkum etmiştir.
Arabistan’da kadınlar yüksek devlet görevlerine atanamıyorlar.
Erkeklerin bulunduğu ortamlarda çalışamıyorlar.
Erkeksiz bir ortamda çalışabilmeleri için bile eşlerinin onayı gerekiyor.
Yanında ailesinden bir erkek olmadan taksiye binemiyorlar.
Bunları düşündükçe ülkemizde yaşanan bazı olaylar geliyor aklıma ve korku sarıyor her yanımı.
Biz de dolmuşa binerken korkmuyor muyuz?
Eteği kısa diye hakarete uğrayan yok mu?
Acaba Araplaşıyor muyuz? Diye düşünmeden edemiyorum.
Eşit hak ve özgürlüğe sahip, cinsiyeti ile değil insan olarak değer gören bir anlayış, bu bilince sahip, aydın bir toplum istiyorum.
Eski Türk’ler de kadın, erkeğin daima yanın da, güç ve ilham kaynağı olmuştur.
Kadının yüceliği, Altay Dağlarının en yüksek tepesine “Kadın başı” adının verilmesi , yüzyıllar sonrasına aktarılan mesajdır adeta.
Bu mesaja, mirasa sahip çıkılamadı.
Kadın Türk milletinin tek bereket kaynağıdır.
Hanların, hakanların, cengaverlerin önünde eğildikleri şeref abidesidir.
Eski Türklerde kadın göğün yedinci katında bulunur. Böylesine kutsal kabul edilen kadının dövülüp hor görülmesinin imkanı yoktur.
Kadının mutlu olduğu, değer gördüğü her yer gelişir, güzelleşir.
Türk kadınının ihtişam içinde ve saygı görerek yaşaması, Türklüğün şanına yakışır olmalıdır.
|