İnsanların hayatta ki varoluşlarına, yaşama şekillerine, amaçlarına, yapabildiklerine ve yapamadıklarına bir bakalım.
Ve bu konu üzerinde düşünmeye zaman ayıralım.
Tartışmasız şu dünyada insan değerli bir varlıktır.
Mutluluğu, istekleri, yaşama şekli, olanakları çok iyi değerlendirilmelidir.
İnsan isteği sorulmadan dünyaya gelir.
Öyle ya da böyle bir şekilde büyür ve yaşama uyum sağlar.
Peki hangimiz, ne kadar bilinçlice ve özümseyerek yaşıyoruz?
Bunun için olanak ve ortam sağlanıyor mu?
Yoksa herkes yaşama şeklini kendi belirleyip olanakları doğrultusunda yaşama tutunmaya mı çalışıyor?
Sorular, sorular!
Şimdi gelin, basit bir değerlendirme yapalım.
Bir çift düşünün,( karı koca) ikisi de çalışıyor.
Birde çocukları var, bakıcı, kreş ya da aile büyüklerinin baktığı.
Bu çiftin memur olduklarını düşünelim .(En iyi ihtimali kullanıyorum çünkü özel sektörde durum daha da kötü!)
Ülkemizde memurlar, normal koşullarda 08:00/17:00 saatleri arasında çalışıyor.
Saat 17:00’da işten çıkan bir memurun , bakıcıdan çocuğunu alıp evine gitmesi, büyük kentlerde 19:00’ u bulur.
Bu ailenin yemek hazırlayıp yemesi gerekiyor.
Bunları yapana kadar çocuğun uyku saati gelir, çocuğu da uyutayım derken zaten gün bitmiş sayılır.
Ve bu tabloda birbirine zorunlu işlerden başka zaman ayıramayan, sosyalleşemeyen, yaşamın tadına varamayan, bir kitap okuyabilmenin bile büyük lüks olduğu, aile yapısının zarar gördüğü bir durum söz konusu.
Bir aile , hep birlikte kahvaltısını yapamıyorsa, yürüyüş yapamıyorsa, birbirlerine özel zaman ayırıp, müzik dinleyip vb yapamıyorsa , kişi bir kenara çekilip kitabını okuyamıyorsa o ailede bir bütünlük, sağlıklı ve faydalı bireyler , mutlu bir aile yapısının oluşması olanaksızdır.
İnsanlar tüm bunları yapabilmek için emeklilik hayali kurar.
Ama o saatten sonra yapılan hiçbir şey zamanında yapacaklarınızın yerini tutmaz.
Yaptığınız ve yapacağınız her şeyin her zamana göre farklı değeri vardır.
Ve kimse zamanı geri getirmez.
“Her şey zamanında güzel) diye hoş bir söz vardır.
Boşuna söylenmemiş.
Ev ve iş arasına sıkışmış tek düze bir hayat aile hayatı için büyük bir kanserdir.
Peki ben bir vatandaş olarak bunu gözlemlemiş ve önemli bir sorun olduğunu anlayabilmişken, adının hakkını vermeyen , Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ne iş yapar, merak ediyorum açıkçası.
Ülkemizde ki çalışma koşullarıı, zorlukları, güzellikleri, aile hayatına etkisi, ülkeye faydası, zararı vb hususların hassasiyetle incelenmesi ve en doğru şekilde uygulanması gerekir.
Ülke yönetimi, vatandaşın sosyal yaşamını da gözetmeli ve insanın bedenen ve ruhen en iyi şekilde yaşamasını sağlamalıdır.
Ülkemizde ki çalışma saatleri, insanların sosyo ekonomik durumları göz önüne alınarak düzenlenmelidir.
Ülke yönetimi her şeyden önce vatandaşına güven vermelidir.
Kendini güvende hisseden insan mutlu, ve başarılı olur.
Başarılı ve mutlu insan, hem kendine hem ailesine hem de vatanına faydalı olur.
NOKTA.
|