39 yaşında bir kadınım.
Siyaset bu zamana kadar hep itici gelmiştir bana.
O yüzden de bu zamana kadar hiç ilgilenmedim ve uzak durdum.
Ama uzak durmakla doğru yapmadığımı, çocuklarımın yarınlarını, hayallerimi, iş bilmez, benden daha kötülerin kirli ellerine bırakmamam gerektiğini birazcık geç de olsa anladım.
Bilinçli, doğru düşünebilen, vatansever her vatandaşın bir şekilde siyasetin içinde bulunmaları gerektiği kanısındayım.
Tabii günümüzde siyaset her ne kadar basitleştirilip, kişiselleştirilip, itibarsız hale getirilmiş olsa da benim umudum bitmedi ve bendeki bu yaşama heyecanı var oldukça da bitmeyecek.
Eee.. hal böyle olunca birazcık eski siyasilerin, zamanında hangi tavırla ve söylemlerle siyaset yaptıklarına göz attım.
Ve üzülerek belirteyim, keşke yaşım yetseydi de ben de o dönemde siyasete katılsaydım diye düşündüm.
Ama ne yazık ki bize kısmet bu dönemde siyasete katılmakmış.
Öyle siyasete katılmak dediğime bakmayın.
Kesinlikle haddimi aşıp küstahlık yapmak istemem.
Yanlış anlaşılmasın.
Benim ki şimdilik siyasetin kenarında, köşesinde yer alıp üstatlardan bu işi öğrenme çabası sadece.
Vatanıma, milletime, çocuklarımın yarınlarına faydalı olabilmek adına.
Eski siyasetçilerin üslup ve tavırlarına baktım demiştim.
Bazı örneklerle hatırlatmak istiyorum.
OSMAN BÖLÜKBAŞI
12 Eylül sonrası Bölükbaşı ANAP için “ANAP, bulunmuş eşya deposu gibi. Bilirsiniz tramvaylarda, otobüslerde bulunan her çeşit eşya, bir ambarda depolanır. Bunların içinde, ayakkabılar, şapkalar, cüzdanlar ve aklınıza ne gelirse her şey vardır. Ayrıca bunların, birbiriyle bağdaşacak hiçbir yanı yoktur. Tesadüfen bir araya gelmişler, dağılacaklardır” demiş.
Bir gün Kızılay’da dolmuş durağında beklerken, vatandaşın biri “sizde mi sıra bekleyip dolmuşa biniyorsunuz?” diye sormuş.
Bölükbaşı “Ne yapalım yavrum, zamanında cebimizi doldurmadık, şimdi dolmuşu dolduruyoruz” demiş.
Bunlar Osman Bölükbaşı’ndan bazı örneklerdi.
Gelelim SÜLEYMAN DEMİREL’e.
Çaya yapılan zammı soran gazetecilere “Çaya yapılan zam değildir. Kalite ayarlaması yapıldı.Çayın kalitesi yükseltildi” yanıtını vermiş.
Demirel’in siyasi yasaklı olduğu dönemde, bir kadın gazeteci “Siyasi yasak kalkarsa yeniden genel başkan adayı olacak mısınız ? diya sorar.
Demirel; “Kalktı da komadık mı” der.
Demirel siyasette mizah ustasıymış resmen.
Sırada ERDAL İNÖNÜ var.
Zamanın başbakanı Mesut Yılmaz, SHP genel başkanı olan Erdal İnönü’yü, SHP genel merkezinde ziyaret eder. Ziyaretin sonunda, gazeteciler İnönü’ye “Görüşmeniz nasıl geçti” diye sorar.
İnönü; “Çok iyi geçti. Mesut bey partimize aşık oldu. Ama platonik” der.
Yine gazeteciler İnönü’ye “neden siyasete girdiniz” diye sorar.
İnönü’nün cevabı etkileyicidir; “Ülkemi benden daha kötüler yönetmesin” diye!” der.
Eski siyasetçiler, çok daha seviyeli, daha etkili ve daha saygınlarmış.
Ve bu saygınlığı, kendi tavır, davranış ve üslupları ile edinmişler.
İlgimi çeken en önemli nokta ise siyaseti mizah ile güzelleştirmiş, kişisellikten uzaklaştırmış olmalarıdır.
Mizah siyasete inceden bir eğlence ve sevimlilik katıyor diye düşünüyorum.
Günümüz siyasilerinin mizah yeteneklerinin geliştirmelerinde faydalı olacaktır!
Benden söylemesi!
|