Değerli okurlarım, bir sorum var sizlere.
Hayat mı bizi yaşıyor, biz mi hayatı yaşıyoruz?
Hadi bakalım! Buyurun!
Ne dersiniz?
Bir genelleme yapacak olursak, sanki hayat bizi yaşıyor!
Bu ne demek şimdi diyenleri duyar gibiyim!
Evet! Ne yazık ki hayat bizi yaşıyor.
Yaradılışımızın ve evrenin oluşumunda ki mucizeyi ne kadar özümsemiş durumdayız.
Kaçımızın değer yargıları, insana, canlıya ve doğaya dair.
Kaçımız eşyalardan, objelerden ve sahip olduklarımızdan besleniyoruz.
Ve aslında maddi değeri dışında hiçbir manevi değeri olmadığı halde yaşamımızda önemli yer kaplamasına göz yumuyoruz.
Bir çoğumuzun hayalini süsler değil mi, lüks bir ev, son model araba ve evimizde bir çok cicili bicili eşyalar.
Toplum olarak biraz gösteriş budalasıyız sanki.
Ya da direk görgüsüzlük de diyebiliriz.
Ne dersiniz?
Salonlarımızda ki yemek odası takımı diye aldığımız mobilyalarda kaç kere yemek yedik?
özel porselen yemek takımları , misafir gelmediği sürece vitrin süsü olarak kullanılır.
Ha o vitrinlerin evde ne işi varsa hiç anlayamıyorum, bence hepsini çöpe atmalı.
Ben attım!
Evimizde günlük yaşamımıza katkısı olmayan eşyaların yer kaplamasına ve sizleri kendisine hizmetçi yapmasına izin vermeyin.
Evet, evet gereksiz eşyaların hizmetçisi oluyoruz , bu çok açık ve net.
O salonlar neden kapalıdır ve misafir gelmeden kullanılmaz.
Aileniz ve çocuklarınızla birlikte rahatça kullanmadığınız evin bir bölümü ve eşyaların ne değeri olabilir ki.
Değerli olan bizleriz ve sevdiklerimizdir, eşyalar değil.
Eşyaların bize hükmetmesine izin vermemeliyiz.
Eşyalara verdiğimiz değeri insanlara, canlılara ve doğaya verdiğimiz , bunu başardığımız an inanın daha mutlu bir toplum olacağız.
Şatafatlı, gösterişli hayat, emperyalizmin dayattığı bir illet ve görgüsüzlükten başka bir şey değildir.
Bugün en düşük gelire sahip olan bir vatandaş bile en pahalı telefonu kullanıyor.
Mali durumu iyi, evi arabası olan vatandaş ise devletin vereceği yardım için kırk takla atıyor.
Böyle bir çelişki içindedir insanlık.
Aslında kabul ediyorum, insanlar doğası gereği biraz eşya sevici (materyalist) ama önemli olan bunu dengede tutabilmek ve gereğinden fazla eşya sevici olmamaktır.
İnsanlığın ilk eşyası, 2.5 milyon yıl önce taştan yapılmış bazı aletlerdir ve bunlar işe yaraması için üretilmiştir.
Bugünkü şartlara baktığımızda, çeşitliliğin ve seçeneğin bolluğu içinde kendimizi kaybediyoruz.
Eşyanın fazlalığı insanın zamanını gereksiz yere alır ve yorar.
Bunların bilincinde olmalı ve yaşam kalitemizi materyallerle sınırlandırmamalıyız.
Değerli olan insan, canlı ve doğadır.
Hayatı biz yaşayalım, hayat bizi yaşamasın!
|