Uzun zamandır sokağa çıkamıyorum. Bu nasıl bir hastalıksa hepimizin sinirlerini fazlası ile bozdu. Kısa zamanda bütün sıkıntılarımızın düzelmesini dileyeceğim ama hiç ümidim yok.
Her gün bir şeyler söyleniyor, her gün farklı bir haber veriliyor ve her gün daha çok umutlanıyoruz. Gerek Sağlık Bakanı gerekse Bilim Kurulu, konuşup bizi bilgilendiriyorlar, bizlerin onların konuşmalarını heyecanla beklediğimizi ve dinlediklerimizi sonuna kadar sindirdiğimizi bilseler, herhalde konuşurken daha dikkatli olurlardı. Ancak umutlar bitti, sizi bilmem ben de bitti, söylenenleri dinliyorum, bekliyorum ama olmuyor, şaka gibi değil mi?
65 yaşa aşı dendi, tamam aşılandılar ama evde buna rağmen hapisler. Nerdeyse yapılan aşıların geçerliliği sona erecek, geriye kalanlarda halen aşı gelecek diye bekliyor, ama 65 yaşlılar içerde tutsak gibi, halen otobüse binemiyorlar, halen evlerinden öteye gidemiyorlar.
Kendi kendime diyorum ki biz bu keşmekeşliğe layık mıyız? Neden bu ülkemizde her şey güzel gitmez, neden hep başka ülkelerin özentisini yaşarız. Aşılamayı bitiren İngiltere, Belçika mutlu son dediler. Biz de halen yüzde altmış aşı olmadı, olamadı ortalıkta aşı da yok.
Biz ne yapıyoruz, halen Hindistan hastalıktan yıkılırken, havaalanında Hindistan’dan gelen aktarmalı yolculara test yapmıyoruz. Hava alanı ne kadar güvenli ve uçağa binen insanların günahı ne, hep yanlış kararlar hep yanlış işler. Onun için umutlarım kayboldu öylesine üzülüyorum ki, günde kaç can gittiğini bile tam olarak bilemeyen bizler ona bile alıştık.
Bu keşmekeşin içinde gizlice buluşup eğlenen, kumar oynayan kesimi de anlamakta çok zorlanıyorum.
Bütün bu sıkıntıların arasında dün alışveriş için sokağa çıktım. Hani şu Pazar hikayesi var ya, ayni gün açılan pazarlar. Corona olurum korkusu olsa da her kes yaşamak için yemek zorunda. Pazarcı haklı bir gün için tezgahını dolduracak da kalanını akşam giderken ne yapacak, vatandaş haklı belki biraz ucuz alacak, pazarda beş on tezgâh fahiş fiyat ve bayat sebze
İki gün sonra bayram. Hani eski bayramları düşünüyorum da o ne heyecandı. Annemin aldığı elbiseyi giyeceğim diye o gece uyumazdım. Şekerler ve çikolatalar bayramıydı çocukluğumda. Yıllar sonra yani heyecanı çocuklarıma yaşatmak için elimden geleni yaptım. İnsanın uzun zamandır görüşmediği arkadaşları ile randevusuz çat kapı görüşmesi de bayramın en güzel yanıydı. Her gittiğin yerde de farklı sohbetler.
Gelelim iki gün sonra gelen bayrama, ortalıkta böylesine ölümcül bir hastalık gezerken, kimseyle görüşemeyeceğiz. Sadece uzaktan iyi dileklerimizi iletiriz. Çoğu kişi evine şeker çikolata almadı ya da alamadı. Bu sene o güzelim bayram yemekleri de olmayacak piyasa öylesine el yakıyor ki, bir tarafta işsizlik bir tarafta açlık bu bayram bizlere gelmedi, bayram gelenlere kutlu olsun, ne diyeyim.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,12.05.2021
|