Yaşamak için yemek, yemek için de para gerekiyor. Para yoksa, yoksulluk sorunu sarmışsa çevreni, mutsuzluk ve açlık seninledir artık. Yaşamak anlamını yitirir, hayaller gitgide senden uzaklaşır, sonra sonrası malum…
İşsizliğin artması, enflasyon gelir dağılımındaki eşitsizlikler, savaşlar, göçler yoksulluğu getirir.
Ülkemde yaşayan ve bu yoksullukla mücadele eden öyle çok aile var ki, kimi çıkıp yoksulluğunu haykırabiliyor, kimi de kendi içinde aşmaya çalışıyor.
Kim ne derse desin işsizlikle savaşırken çoğumuz aç. İnsanlar, çocuklar aç. Bu gerçek görmemezliğe gelinse de farklı rakamlar verilse de tam tersi konuşmalar yapılsa da insanlar karınlarını doyuramıyor. Mutfaklarındaki yangını söndüremiyorlar.
Hiç pazara gidip insanların nasıl alışveriş yaptığını izlediniz mi? İzleyin ve pahalılık karşısında nasıl alışveriş yaptıklarını, gözlerindeki hüznü, çocuğu bir şey istemesin diye çekiştirip başka yerlere götürmelerini görün. Daha sonra da bu kadarcık alışverişi yapamayanların yere atılan sebze ve meyveleri nasıl aldıklarını izleyin. İşte o zaman anlarsınız yoksulluğu. Belki de ben bundan bir tık iyiyim dersiniz
Pazarı küçümsüyorsanız marketlere girin bakın, ya da büyük mağazalara nasıl sinek avladıklarını görün. Marketlerin kokmuş çürük kasalara attıkları yiyecekleri alanları gördünüz mü? Ben gördüm. Marulun çürük yapraklarını temizleyip evine götürmek isteyen bir çocuk gördüm. İnsanlığımdan utandım. Cebimde para olmasından utandım.
İnsanlarımız bu yoksulluğu hak ediyor mu? Çiftçisi, esnafı, emeklisi, çalışanı mutsuz bir ülkede yaşamak hepimizi fazlası ile üzüyor. Bu arada hiç bunları görmeyen mutlu azınlıktan bahsetmek bile istemiyorum
Yoksulluk insanları çaresizliğe atarken, çaresizlikte olmadık şeyleri yaptırır insana.
Mahatma Gandhi “Yoksulluk şiddetin en kötü şeklidir” derken, yoksulluğun en iyi tanımını yapmıştır.
Yoksulluk, pençesini aileye uzattığı zaman, en çok acıyı ailenin en küçük bireyleri çeker. Büyüme, beslenme, gelişme hakları ellerinden alınmış olur. Marketlere gittiğiniz zaman mamaların kilit altında tutulması o ülkenin acı gerçeğidir. Her çocuğun mama yeme hakkı vardır. Bu da ülkemizde mama çalmak zorunda olan insanlarımızın varlığını gösterir. Yoksulluğun çocuk üzerindeki beslenme yetersizliği, gelecekte de sağlıksız toplum bireyleri oluşmasına neden olur.
Nazım Usta Yaşamaya Dair şiirin de derki;
"Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani bütün işin gücün yaşamak olacak. “
Doğru demiş de işte yaşamak için de yemek zorundasın ama ülkemizde bir tarafta hastalık bir tarafta yoksulluk nereye kadar.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ,12.06.2021
|