İnsanoğlu doğumdan ölüme kadar değişir. Genelde kişiliğin kökleşmiş olduğunu hiç değişmeyeceğini söyleseler de her dönemde farklı davranışlar gösterilir. Bu değişik davranışların pek farkına varılmasa da çevrenizdekiler fark eder.
Kişilik yaşadığımız sürece evrim geçirir. Otuz yaşında sabitlendiğini zannetsek de ilerleyen yıllarda farklı alışkanlıklar edinilir. Kırk yaşına gelindiği zaman karakter yeniden değişir. Yetmişli yaşlarda toplumda yalnızlaşma başlar ve daha tahammülsüz bireylere dönüşülür. Hayatımızda yaşadığımız olaylar ve çevremiz, değişimde rol oynar.
Yaşadığımız hayat insanı zaman içinde törpüler, toplumda insan çeşitlerini daha iyi ayırt edebilirsiniz. Ama ben şunu söylemek isterim bencil insan hiç değişmez o hep bencildir. Yaşlanınca, bencillik daha da keskinleşir düşüncesindeyim.
Son zamanlarda yaşadığımız pandemı dönemi de toplumu fazlası ile etkiledi ve herkes evine kapandı. Bedensel sağlığımız bozulsa da bizler için yıkıcı olsa da zaman içinde düzelebilir.
Üzerinde durulmayan psikolojik etkiler… Psikolojik olarak etkilenen insanların tedavisi daha zor ve daha uzun süreçtedir. Pandemı sürecinde en çok etkileyen duygu değişimi, yakınlarımızı kaybetme korkusu oldu. Yalan yanlış verilen bilgiler, tutulmayan sözler çoğumuzun dış dünyaya olan güvenini sarstı. Hepimiz kuşkulu bireylere dönüştük. Bu dönemde yaşadığımız güvensizlik, şaşkınlık ve yalnızlık çoğumuzu fazlasıyla etkiledi ister istemez bazı davranışlarımızda hatta kişiliğimizde değişim oluştu.
Kimi güzel etkilendi; Yaşamını daha ılımlı olmasını istedi, kimi yalnızlığı tercih etti, kimi de ölüm korkusuyla içine kapandı.
Can Yücel’in bununla ilgili şiiri insan hayatındaki değişimi öyle güzel anlatmıştır ki, okuduğunuz zaman siz de bana hak vereceksiniz.
20 YAŞ 35 YAŞ 40 YAŞ VE BUGUNKİ BEN -Şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim- diye düşündüm. Mutfak işinden de anlarım. Donattım sofrayı. Bayağı uğraştım. Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim. Bayağı da para gitti. Birinin yediğini öbürü yemez. Ötekinin içtiğini beriki içmez. Dört kişilik sofra kurdum. Mumları da yaktım. Bak hepsi, Erick Satie severdi. Hatırladım. Müziği de ayarladım. Geldiler. 20 yaşında ben, 35 yaşımda ben, 40 yaşımda ben ve bugünkü ben dördümüz. Birden 20 yaşımı, 35 yaşımın karşısına oturttum. 40 yaşımın karşısına da, ben geçtim. yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi. Yatıştırayım dedim. -Sen karışma moruk- dediler. Büyük hır çıktı. Komşular alttan üstten duvarlara vurdular. Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı. Evin de içine ettiler. Bende kabahat. Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine ...
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ, 07.07.2021
|