Uzun zamandır yazı yazmadım, yazamadım. Yaşadığımız olaylar öyle hızlı ilerledi ki bazen endişelendim, bazen korktum bazen umutsuzca bekleyişlerim hüzünle kapandı. Sanki beynim yandı …
Marmara Denizindeki deniz salyası hepimizi şaşırtmıştı, neden şaşırdıysak? Marmara’ya atılan atıklar o kadar çok ki bu olayı yaşamamız gayet normal. Ancak beni esas üzen olay bu deniz salyası nereye kadar inmiş ve deniz altı bu işten ne kadar etkilenmiş. Deniz salyasının deniz altında yaşayan canlıların hareket ve nefes alma kabiliyetini yok ettiğini düşünürsek üzülmemek elde değil. Bu arada nehirlerimiz ve göllerimiz de tıpkı denizler gibi yok olmaya hazırlanıyorlar.
Bir tarafta yangın, bir tarafta sel …
Ormanlar yanarken canlıların çığlıkları sarmıştır ortalığı, düşüncesi bile yürek yakıyor. Ağır ağır kaçan kaplumbağada çok hızlı koşan tavşanda alevlere yenildiler. Siz hiç kendinizi o hayvanların yerine koyup empati yaptınız mı? Şimdi çoğunuz biz hayvan mıyız?
Diyebilirsiniz ancak biz hepimiz canlıyız ve empati yapmalıyız. Ciğerimiz yandı diyorlar ya, bu yangınlar daha da öteye geçti. Bu yangınlar doğal afet olarak nitelendirilmemeli, devlet olarak tüm önlemler alınmalı. Bu ormanlar bizim nefesimiz, yandıkları sürece nefesimiz kesilir. İster rant için olsun isterse piknik yapanlar çıkarsın, unutmayın ki orman sadece yeşil alan değildir, bizlerin ciğerleridir. Yazık ki ben yazımı hazırlarken Kaz Dağlarından çıkan duman gene yüreğime acıyı çökertti.
Yangınları bitirelim derken sel felaketi aldı başını gitti. Evler yıkıldı, ocaklar söndü ve halen can kaybı sayısı bilinmemektedir. Özellikle dere yatağına ev yapılmasına izin veren kişiler cezalandırılmalıdır.
Yangınları söndürmede nasıl beceriksizlik yapıldıysa, sel felaketinde de halen kayıplar bulunamadı.
Diğer tarafta Afganistan’dan gelenlerde hepimizi fazlası ile rahatsız etti. Geçen gün bir Afganlının bir kadınla konuşmak istemesi, kadın tarafından reddedilince, böyle şeylere alışık olmayan Afganlı kadını öldürdü. Bu daha başlangıç diye aklımdan geçirdim.
Bizler Atatürk yolunda ilerleyen onun devrimleri ile bu günlere gelen bir ülkeyiz.
Memleketlerini adeta bir tepside sunan Afganlılarında ülkemize doluşmasına karşıyız. Afganlı mülteci mi almak istiyorsunuz? Kadın ve çocuk alın, ülkesinikorumadan, karısını, kızını, anasını ve babasını bırakıp, arkasına bile bakmadan tabanı yağlayıp kaçan Afganlıları değil.
İşimiz ülkece zor. Umarım bizi yönetenler ülkelerinin çıkarları için gereğini yaparlar.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ,23.08.2021