Eğer evinizde bir kedi veya köpek besliyorsanız, bir de üstüne üstlük hamileyseniz yandınız…
Herkes koro halinde ‘aman doğurmadan o hayvanı evinden uzaklaştır çocuğuna bir zarar gelebilir,çocuk mikrop kapabilir’ derler ve siz de şaşkın ördek gibi bu ikilemin içinde kalırsınız.
Ne evinizdeki dosttan vazgeçebilirsiniz ne de karmaşık düşüncelerden.
Anne olmak, bir can dünyaya getirmek güzel duygular,ama bu canı dünyaya getirirken , kulaktan dolma bilgilerle , yıllarca beraber yaşadığınız dostunuzu sokaklara atmak yalnızlığa terk etmek doğru mu?
Bırakın anne karnındayken bebeğiniz dostunuzla tanışsın. Çünkü onun ilk oyun arkadaşı sizin minik dostunuz olacaktır.
Sadece yapmanız gereken küçük dostunuzun veteriner kontrolü altında olmasına dikkat etmektir.
İnsan gelişiminde evcil hayvanların katkısı çok fazladır. Çocuk evcil bir hayvanla sosyalleşme provaları yapar,mutluluğunu, mutsuzluğunu ,bazen oyuncaklarını,sevgisini , öfkesini paylaşır.
Evcil hayvanların çocukların yaşamındaki önemi bizim düşünebileceğimizden daha fazladır. Bana göre bir çocuğun doğuştan gelen özelliklerini geliştirmenin en güzel yolu onu bir evcil hayvanla oynamasına izin vermekle başlar.
Paylaşmanın zevkine ilk olarak o minik dostlarla varır, yardım etmenin mutluluğunu yaşar,ona sahiplenerek bağlılık duygusunu öğrenmeye başlar, kısacası eğer arkadaşı bir evcil hayvansa,insan ilişkilerinin temeli olan sevmeyi,korumayı,paylaşmayı ,öğrenir,bencil düşünceleri geri planda kalır.Bu minik dostlar çocuklarımızın gelişimini hızlandırırlar.
Yıllar önce benimde bir kedim vardı. Kardeşim onu muayenesinin kapısında titrerken bulmuş,küçük bir çay bardağının içinde getirmişti.Aslında dişi idi ama biz adını ‘Oscar’ koymuştuk.
Çok zeki bir dosttu,sanki sizin tüm konuşmalarınızı anlar ve yapardı.
Kızımla ilk tanıştığında ,onu uzun uzun kokladı ,pusetinin içine girdi inceledi ,önceleri biraz kıskandı ama sonra çok iyi iki dost oldular.Kızımın ilk oyun arkadaşı Oscar’dı.Bazen kavga edip küserlerdi .O zaman Oscar da kızımın oyuncaklarını saklar ve tepkisini ölçerdi.
Kızım anaokulundan ,çalıştığım yere gelirdi, o gün benim işim çoktu,kızımı oyalamak adına ,psikolog olan bir arkadaşım da terapi yapmış.
Telaşla yanıma geldi :
“Ben senden izinsiz terapi yaptım,sanırım yuvadan ,bir çocuktan çok şikayet etti,aslında çok seviyormuş ama kızını dövüyormuş,saçlarını çekiyormuş,oyuncaklarını elinden alıyormuş ilgilensen iyi olur “ dedi.
Şaşırdım böyle bir şey olsa mutlaka haberim olurdu .Anlatma alışkanlığını kazanması için her gün okulda yaptıklarını anattırır,özenle dinlerdim.
“Kimmiş bu çocuk,adı neymiş?” dedim
Psikolog olan arkadaşım:
‘’Adı Oscar” deyince …
”Kedimiz “dedim,
İkimiz de çok güldük.
Ama şunu anladım ki kızımın en sıkı arkadaşı Oscar ve onunla çok şey paylaşmış.
Yıllar sonra kızıma bakıyorum ,iyi ki minik dostumuzla birlikte büyümüş,bugün insani duguları fazlasıyla taşıyor.
Çocuklarımıza minik dostlar edinelim,eğer bunu başaramıyorsak ,sık sık hayvanat bahçesine götürerek çocuğumuzun hayvanları gerçek hayatta görmesine ve hayvan sevgisini geliştirmesine fırsat verelim yoksa sokaklarda hayvanlara eziyet etmeyi seven ve bundan zevk alan insani duyguları fazla gelişmemiş kişileri fazlasıyla görebiliriz.
Çocuklarımızın hayvan sevgisini yaşayarak büyümesi dileğiyle….
Sevgiyle kalın.
|