Öncelikle tüm doktorlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlarım…
Doktor deyince üstünde beyaz gömlek,boynunda steteskop , cebinde kalem ve asık bir surat… Genelde doktor tiplemesi böyledir.Öyle doktorlarımız vardır ki hastaya börtü böcek gibi bakarlar.Öyleleri de vardır ki önünde çeketinizi ilikler saygıyla eğilirsiniz. Bu sene yüz ve organ nakli yapan doktorlarımız ,hastaların acılarına şifa olan doktorlarımız ,hastasına kendisini bir telefon kadar uzak hissettiren doktorlarımız hepinizin Tıp Bayramı kutlu olsun….
Geçenlerde bir sağlık merkezine gittim,ilaç yazdırmak için, öğlen tatili bitti doktorlar geldi..
Oldukça kalabalık,çocuklar da var ,sanırsınız ki orda hiç kimse yok, kapısının yardımcı personel tarafından açılmasını bekliyor, bir ilah, ulaşılamayan insan…..Kendi kendime düşündüm, dudağının kenarında ufak bir tebessüm olsa , bu daha da fazla istek olacak ama ,bir tebessümle “geçmiş olsun” dese ,ne olur acaba diye ? Belki de bu dağları ben yarattım havasında olunca,insanlara tepeden bakınca karşılarındaki insanlara mesleklerini daha iyi vurguladıklarını mı sanıyorlar , bilemiyorum.
Uzun ve meşakkatli bir bekleyişten sonra , içeri girme şansına eriştiniz, şimdi ikinci fasıl başlıyor….
İçeriye girdiğiniz anda o sizin doktorunuz olmuştur.Ancak o sizinle herhangi bir göz temasında bulunmayacaktır.Bir anda panik olursunuz , doktorunuzun karşısında kendinizi bu dünyada fazlalık gibi hissedersiniz .Aranızda kocaman bir duvar oluşmuştur,ellerinizi nereye koyacağınızı şaşırır, karşınızdaki kişinin bakışları ile ne konuşacağınızı bile unutursunuz.Hatta onun karşısında bir ‘nokta’ gibi hissedersiniz.
Hastalığınızı anlatırsınız, karşınızdaki kişinin sizi dinlediğinden şüphe ederek ,sorular sorarsınız , doktor bıkkın bir şekilde ağzının içinde geveler çünkü sorularınızdan rahatsız olmuştur, oysa hastanın en doğal hakkıdır canıyla uğraşırken elbette soru soracaktır, elbette hastalığını sizinle paylaşacaktır. Siz zaten bunun için orada bulunmaktasınız.Bir bakarsınız ki elinizde bir reçete ,işiniz bitmiştir…Verilen ilaçlar size alerji yapabilir mi ? Başka kullandığınız ilaçlar var mı ?Bu sizin sorununuzdur.İlaç yazımında tabii birde reprezant kısmı vardır, reçeteyi alır mutlu mutlu çıkarsınız, oh yüzde elli iyileştiniz demektir , çünkü en zor işi başardınız..
Peki özel hastanelerimizdeki doktorlarımız nasıl, genelde sevecen, saygılı, sımsıcacık, sözünüzü sonuna kadar dinler , açıklama yapar ,neden ? Çünkü siz orda paraları bayılan kişisiniz de ondan. Ama buranın da bazı sakıncaları vardır, olmayacak tahlilleri yaptırabilir , olmayacak aletlere girebilirsiniz, çünkü bunların hepsi başlı başına paradır…
Artık hastalar (çoğu olmasa da) eskisi gibi doktoru bir tanrı gibi görüp gitmiyorlar. Bazı ülkelerde muayene olmadan doktorlar topluluğu tarafından yürütülen online doktorlar var. Hasta fikir alışverişinde bulunup,basit rahatsızlıklarına çözüm bulabiliyor. Belki bu durum doktor hasta ilişkisinde doktorları rahatsız edebilir.Düşünebiliyor musunuz hasta ; hastalığı hakkındaki bilgilerle donanmış doktorun karşısında, hasta hekim ilişkisi zedelenmiş durumda doktor açısından tabii.Hele de bizim ülkemizde teşhis konusunda oldukça özgür doktorlarımız varken.
Bütün bu yazdıklarım hastanın objektifinden bakınca ,bir kaç sorun .
Ya doktorun objektifinden bakarsak doktorlarımızın da çok sorunları var; Bitmeyen nöbetleri, üst üste nöbetten ayakları şişmiş, hiç bir özel hayatı kalmamış , her gün limiti aşan hasta sayısı , çalışma şartları, mecburi hizmetleri,ağır çalışma koşulları , yasal hakları gibi pek çok sorun…
Özellikle hastanelerde çalışan doktorlarımız ağır işci gibi çalışmaktadırlar.
Yukarıda yazdıklarım tüm doktorlarımızı kapsamamaktadır, her meslekte olduğu gibi bu meslekte de işini iyi yapan da vardır kötü yapan da… İnsan sağlığı gibi kutsal bir görevin misyonluğunu üstlenen doktorlarımzın hata yapma lüksü olmamalı diye düşünüyorum.
Yine de Atatürk’ümüzün dediği gibi” Beni Türk Doktorlarına Emanet Edin” sözü çoğu doktorlarımız için geçerlidir.
Sevgiyle kalın.
|