Genç ve küçücük bir kız, koskocaman bir salon binlerce kitap işte benim dünyam…
Yıllarca o kitaplarla arkadaşlık ettim.Kitaplar ve ben sevgiyle sarmalardım onları,her bir kitabın içinde ne vardır , neler anlatır bilirdim. Zaman zaman kartekslere bakmaya üşenen çocuklar konuyu anlattıkları zaman önce biraz düşünür, sonra üçüncü dolap beşinci raf ya altıncı ya da üçüncü kitapta bu konuyu bulabilirsin der ,okuyucunun kitabı bulma keyfini yaşardım.
Kitapların dünyası farklıdır, onların kendilerine has kokuları , insanı farklı düşlerin dünyasına götürür. Hayatınızda yeni bir pencere açar.Ne olursa olsun şiir,makale,öykü , deneme, roman….
Şimdi bilgisayarlar var diyorlar ,evet var ,ama asla bir insana kitabın kokusunu içine sindirirken yapraklarını yavaş yavaş çevirerek okuma zevkini vermiyor. Her zaman kitabın son sayfasını okuduğum zaman kapağı kapatır ve bir müddet okuduğum o kitabı içime sindirinceye kadar beklerim. Kütüphaneme her aldığım kitabın ilk okuyucusu bendim her ne olursa olsun , tarih, coğrafya ,sanat ,matematik, fizik, psikoloji hiç fark etmez. Kütüphanecilik böyle bir şey okuyucuya nasıl bir kitap sunduğunu bilmelisin.
O zamanlar Türkiye de satılmayan 19. Ve 20. Yüzyıl ressamlarının kitapları kütüphaneye geldiği zaman günlerce o kitaplarla yaşamıştım. Onların kütüphaneden dışarıya çıkmasını istemezdim.Öğrencilere gözümün önünde bakın derdim, çünkü öyle öğrenciler vardı ki içinden bir resmi kesip alabilirlerdi.Zordur , meşakkatlidir kütüphanecilik mesleği.
Yazılı kültürle okuma kültürünün birleştiği yerdir, kütüphane .
Tarihte ilk kütüphane Asurlular döneminde Ninova şehrinde kurulmuş. kütüphanelerin oluşabilmesi için yazılı metinlerin, olması gerektiği için Asur Kralı Asurbanipal'in Ninova'da kurduğu "tablet evi"nde, değişik konuları içeren ve çizi yazısıyla yazılmış 25 binden fazla tableti olan bir kütüphane kurdurmuş.Bu aynı zamanda Asur’da yazılı kültüre verilen değerin önemini de göstermektedir.
Eski Yunan’da ilk kitaplık İ.Ö. 540 yılında Pisistratus’un Atina’ da kurduğu kitaplıktır.Daha sonraları tapınaklara bitişik pek çok kitaplık kurulmuştur.en önemlileri de İskenderiye’de Musaion Anadolu’da Efes ve Bergama kitaplıklarıdır. Her ne kadar Roma İmparatorluğu döneminde kütüphanecilik gelişmiş ise de kökü Eski Yunan Medeniyetine dayanmaktadır.
Hangi kitapta okuduğumu hatırlamıyorum ama , o dönemde Aristo kitap toplamak için şehir şehir dolaşır, bulduğu bütün kitapları alırmış.günlerce hatta aylarca seyahat edermiş. Topladığı kitapları önce kendisi okurmuş sonra da çevresiyle paylaşırmış.Tıpkı bir kütüphaneci gibi .O yüzden Eski Yunan medeniyetinde düşünürlerin hayli fazla olmasını yadırgamamak gerekir; Kitap ve bilgi hep paylaşılmış.
İslam tarihinde ise kütüphane kültürü, daha çok Hadislerin yazılması Kuran’ın çoğaltılmasıyla ortaya çıkmıştır.
Osmanlı döneminde 1.Murad ile başlayan klasik anlamda kütüphane Bursa da açılmış ,Fatih döneminde de gelişmiştir.
Şimdi gençlerimiz kütüphanelerden uzaklaşmış , Teknoloji daha da öne geçmiş durumda , yaşasın bilgisayar….Oysa kitaplar düşüncelerimizin ve düşlerimizin güneşi olmalı.
Dale Carnegie “Bütün boş zamanınızı gazeteye bağlamayın. ona vereceğiniz zamanın yarısını ayırarak size yeni bir şeyler öğretecek kitapları okuyun.” der,
Ben de dostlarıma derim ki “güzel bir kitap alın ,onun içindeki düşlere dalın bırakın kendinizi kitabınıza, sarsın sizi düşünce güneşleri “
Sevgiyle kalın.
|