Cumhuriyetin ilk yıllarında Mersin-Arslanköy’de yetişmiş.
Atatürk aşığı, demokrasi tutkunu yıllarca savaşmış bir gazinin yetiştirdiği köy çocuğu.
Köy Enstitüsüne gidinceye kadar ayağı ayakkabı görmemiş. Zeytinle burada tanışmış, ayakları ayakkabıyı burada bulmuş.
Genç bir köy delikanlısı, şehirli bir kız almış.
O köy senin bu köy benim, at üstünde, öğretmenlik yapmış.
Hiç yabancı dil bilmezken Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünde bulmuş kendini.
İki tane çocuk, çok sevdiği eşini köyde bırakmış.
Kah çalışmış, kah okumuş, yokluğun defterini yazmış, İngilizce öğretmeni olmuş.
Akdenizin incisi Antalya ‘da farklı bir hayata merhaba demiş.
İşte benim babam…
Sevgiyle, merhameti harmanlamış.
Arkamızda dağ olmuş, tepe olmuş, ova olmuş…
Gönlümüzde yeri gelmiş çiçek açtırmış.
Altı yedi yaşlarındaydım, bir bebek tutkusu sardı yüreğimi, bir gün eve geldiğimde bebek beni bekliyordu, tüm güzelliğiyle. O günün mutluluğu her zaman gülümsetir beni. Hiç yok denmezdi bize…
Ben babamla, annemle büyüdüm.
Babam okudu, babam askere gitti, babam çalıştı, babam İngiltere’ye gitti, bir evlenmesini göremedim.
Yenilikçiliği hep beni kendisine hayran bırakmıştır.
Her zaman ilk çıkan bizim evimizdeydi. Halen de öyle.
Çağın arkasına hiç düşmedi, çağ onunla beraber yan yana yürüdü.
Kültürü deryayı aştı. Öyle ki televizyondaki bilgi yarışması programında bilgi birikimi ile Beyazıt Öztürk’ü bile şaşkına çevirdi.
Satranç tutkusu, en büyük zevki.
Hep onun ışığıyla yetiştik. Biz evlatları olarak ona yetişmeye çalıştık.
İşte benim babam, özgürlükçü, demokrat babam, iyi ki senin evlatların olmuşuz.
Ömrün uzun olsun canım benim…
Tüm babaların babalar gününü de kutluyorum.
Öyle bir baba olun ki evlatlarınız sizlerle gurur duysun, dostlarım.
Sevgiyle Kalın…
Belma Demir Akdağ
***
Baba! Baba! her yılbaşında sana söyleyecek bir tek sözüm var : "Seni ne kadar çok seversem o kadar çok olsun ömründen geçen yıllar..." Baba! Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım! Ne zulüm, ne ölüm, ne korku başımı eğemez! Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım. Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım...
Nazım Hikmet RAN
|