İstanbul’ da pazara gitme olayını pek sevmem. Zamanda yoktur zaten.
Ancak, Ege’de Pazar gezmesi bir başka oluyor.
Elma yanaklı, temiz bakışlı kadınlar satış yapmak için mücadele verirler, art niyetsiz sohbetleri de, bir başkadır.
Balıkesir’in Gömeç kazasında pazara gittim. Oldukça yorulduktan sonra kendimi orda bir banka bırakıverdim. İyi gözlemciyimdir. Yanıma altmış yaşın üstünde bir köylü kadını oturdu. Buralarda yerli kadınlar üstünde siyah naylonumsu, saten karışımı pardösü, başlarında beyaz tülbent ile gezerler. Giysileri de ruhları kadar yalındır. Yaşlı kadının, torunuyla konuşmalarına kulak verdim. Çocuk pazardaki küçük naylon bebeklerden istiyordu. Ama anneanne ; ” Ne edecen guzum, okula gitcen, kitap alcez, defter alcez, kalem alcez” diyerek ikna etmeye çalıştı. İkna etti de; Çocuğun gözü bebeklerde kaldı, ben de o bebeği alarak küçük çocuğun sevincini paylaşma zevkine erdim.
Sonra çocuğun annesi geldi. Topukları katmer katmer nasırlaşmış, belli ki toprak kadını, yanakları kırmızı, pırıl pırıl gözler, pazara gelmenin keyfini yaşıyordu.
Üç liralık tülbent almak için bayağı mücadele verdiler, sanırsınız ki ev aldılar sevinçleri daha bir katlandı.
Diğer köylü kadınlarda geldi ve sohbet başladı…
Tabi konu köylerinde olan olaylardı, bir hararetle sohbete başladılar. Ben de merakla dinliyorum, çünkü bir gün önce Bergama’da Akropolis (ANTİK Kent)’ e gitmiştim. Başka bir yazımda da sizlere burayı anlatmak isterim. Dönüş yolumu da değiştirip Kozan Yaylasının çamlarının arasından geçerek geldim. İşte bu dönüş yolculuğunda bu köyden de geçtim, hatta kendi kendime de ne güzel bir yer diye düşünmüştüm. Nerden bileceğim bir gün sonra o köyün kadınlarıyla sohbet edeceğimi…
O gece köyde üç kız kocaya kaçmış. Ben şaşkın, onlar hararetle anlatıyorlar. Arada bir de bana dönüp bizim köyde hep birileri kaçar deyip gülüşüyorlar. Dayanamadım, sohbete ben de girdim, biri “neyse ki 19 yaşındaymış, babası çok dövüyormuş, kurtulmuş, öbürü 16 sın daymış, anasına söylese verirmiş, üçüncünün de sevdiceği askerden gelmiş kızda 15 yaşındaymış” hey Allahım aklıma sahip ol, güleriz ağlanacak halimize hepsi de çocuk… Meğerse bu köyde genelde kızlar kocaya kaçarmış. Teyze ; “benim kız kaçmadı evlendirdim, torunumu da okutcam öğretmen etcem “ dedi, gururla. Oradaki diğer kızlara “ siz de kaçtınız mı?“ diye sormadan edemedim. Kızlar; Çok güzel ve zor bir işi başarmanın mutluluğu ve gururuyla “ evet “dediler. Kim bilir belki de altında ekonomik nedenler yatıyordu diye düşünmek tesellim oldu, neler yaşayacaklar o çocuk yaşta gelin olan tazeler.
Ben şaşkın, onlar mutlu ayrıldık.
Bana göre, çocuk yaşındaki gençlerimizin kocaya kaçmaları da toplumumuzun sorunlarından biri. Öyle çoğaldı ki çocuk gelinler. Aile ile çocuğun arasındaki iletişim eksikliği, birbirlerini anlamalarına engel olmaktadır. Anne babalar olarak onların yaşına inip yaşadıklarını anlamaya çalışmalıyız, yol göstermeliyiz, eğer bütün kapıları kapatır kendi dönemimizdeki tabuları önlerine set olarak koyarsak “evet çocuklar o zaman kaçar” diye düşünüyorum. Bu her çocuk için geçerli değildir, ancak kaçmayan da mutsuz bir birey olarak büyür, kişiliği tam gelişmez ve ilerde ortaya çıkacak problemler, anne baba olarak size geri döner.
Kızınız varsa, ergenlik çağına geldiği zaman süslenecektir, erkeklere ilgi de duyacaktır, bunu kabullenmek zorundasınız. Erkek çocuğunuz da ayni davranışları gösterecektir.
Bütün bunları yaşarken hata da yapacaktır. İşte size düşen, gerektiği zaman, gerektiği yerde olmanızdır. Bu da çocuğunuzla sizin iletişiminizin ne kadar sağlıklı olduğuna bağlıdır.
Kızınız evden kaçtıysa, ya sizden korkuyordur, ya, evde olan tatsız olaylar onu bunaltmıştır, ya da aşık olmuştur, işte yine size düşen sevgiyle ve sabırla işi çözmektir. Aslında çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Onları anlamamız, dinlememiz sorunlara beraberce çözüm bulmaya çalışmamız gerekmektedir.
Hani bir söz vardır denize düşen yılana sarılır diye, işte kaçan çocuklarımızda böyle, elimizden kayıp gittikleri zaman, daha zor bir yaşam onları beklemektedir.
Zamanında gerekli iletişimi kuramadığımız çocuklarımızla ilerdeki dönemlerde çözüm arayışına girdiğimiz zaman artık bazı şeylerin çözümünün bizlerin de boyumuzu aştığını görürüz.
Her zaman eğitim derim, özellikle kızların eğitimi. Kızlarımız eğitilsin ki, aydınlık çocuklar yetiştirsinler.
Evet, dostlar buranın pazarları böyle dalarsınız bir sohbete o sizi nereye götürürse, yalın duygular, düşünceler, hayatlar seriliverir tezgâhlara.
Sevgiyle kalın…
|