Geçenlerde gazetede, bir çocuğun halası bildiği kişinin babası olduğunu öğrendiğinde şaşırıp kaldığını okumuştum. Cinsel kimliklerimiz, seks hayatımız, yaşam tarzımız gün geçtikçe değişiyor galiba.
Yıllar önce göbeği açık bluzlar çok revaçta idi. Küçük kızım da böyle bir bluz giymişti de rahmetli kayınvalidem başımıza taş yağacak çabuk çıkar onu diye söylenmişti. Şimdi bunları duysa ne söyleyeceğini herhalde o da bulamazdı.
Kızım İTÜ den mezun olurken Milenyum Mezunları diye lanse edilmişlerdi. O zamanlar hayatımızın ve değerlerimizin böylesine hızlı değişeceğini düşünememiştim. Zaman bizi izlemekte, bizse koşarak gelen yaşamın nedenini, doğruluğunu ve yönünü sorgulamadan alıp bağrımıza basmaktayız.
Kim haklı kim haksız, doğru nerede, yerimiz neresi olmalı, düştüğümüz zaman olduğumuz yerde mi kalmalıyız, yoksa daha güçlü mü kalkmalıyız ayağa, sevgimizin arkasında durmalı mıyız, yoksa sevgi yok oldu sadece seks mi diye düşünmeliyiz?
O el ele tutuşup, ağaçlara isimlerini kazıyan masum aşıklar, sevgilisine kağıt helva alıp da sahilde gezen sevdalılar yok oldular.
Sanal dünyanın getirdiği yalnızlık sardı içimizi.
Şu geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Bilgisayarda birbirlerine dokunmadan, tenlerinin sıcaklıklarını hissetmeden yaşanan körkütük aşklar.
Herkes bireysel takılıyor artık. Özgür yaşamayı seviyorlar, aile yemekleri anılarda kaldı gibi. Aile kavramı yavaş yavaş çoğu çevrede önemini yitirmeye başladı. Sperm bankalarının yardımı ile anneler sipariş bebekler yapıyorlar, ya da ileride bir sürü çocuğum olsun diye düşünen erkekler sperm bankalarına bol bulamaç sperm veriyorlar.
Eskiden erkekler kadınlarını aldatırken şimdi kadınlarda hoyratça bu işi yapıyorlar, canım dedikleri çocuklarını silkeleyerek. Tabii erkekleri de yabana atmamak lazım sanal alemde çoğu aşık donjuan rolüne bürünmüş gibiler.
Bir garip oldu yaşamımız. Sanal dünyanın neferleri gibiyiz. Bizler de yavaş yavaş alışıyoruz.
Gelenek ve göreneklerimiz hayatın tozlu raflarına kaldırılıyor.
Yemek yemek alışkanlıklarımız, dostluk anlayışımız, seks yaşamımız, çocuk yetiştirme şeklimiz, evimizi döşememiz, birlikteliklerimiz ve hatta ayrılıklarımız bile değişti.
Eskiden eşinden ayrılan yoluna giderdi şimdi yok öyle yoluna gitmek “ ya benimsin yada kara toprağın”
Mevlana’nın bir sözü vardır “NEYİ ARIYORSAN SEN O’SUN” diye. Şimdi kimse bir şey aramıyor ki, herkes önüne geleni sorgulamadan yaşıyor. Eskilerin deyimiyle, sanki insanların üstüne ölü toprağı serilmiş.
Eee o zamanda geçen gün gazetede okuduğum gibi “Bir kız, bilgisayarda tanıştığı erkeğe, aşık olur ve kaçar, o da kendi gibi kız çıkar.”
Hadi buyurun bakalım, milenyum yılının, milenyum gençleri, sanal dünya bize başka neler yaşatacak bakalım.
Sevgiyle kalın.
|