Kızımın kütüphanesinde bir not gördüm. Okudum... Üstünde Hitit Duası olduğu yazılıydı. Oysa Hititler M.Ö 2000 ‘ li yıllarında yaşamışlardı.
Dinleri çok tanrıdan oluşan Hititleri, diğer medeniyetler, bin tanrılı devlet olarak nitelendirseler de Hitit dini ülkeyi dağılmadan bir bütün halinde tutan bir din sistemidir. Hititler çok tanrılı bir din yaşasalar da tek tanrılı dinlerin aksine çok sadedir. Dini değişik şeylere alet etmemişler ve günlük yaşamda yaptıkları veya yapacakları şeyler için kullanmışlar, sofist düşüncelere alet etmemişlerdir. Hitit duası olarak çoğu yazarlarımızın ilgisini çeken bu yazıt, kimine göre Amerikalı düşünür ve yazar Wilfred A. Peterson ‘a ait olduğu söylenen bir şiirdir. İster Hitit Duası, isterseniz şiir olarak kabul edin. Zaman zaman yaşam penceremden içeri giren bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Tanrım, Beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir... Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele... Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver . Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol... Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret... Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim... Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır... Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. Ve hepsinden önemlisi... Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...
Size de uydu mu?
Yaşam beyin belleklerimizden atamadığımız düşüncelerle dolu, omuzlarımızdaki yük ağır, bazen öylesine ağırlaşıyor ki kendimizi yere serilmiş gibi hissediyoruz.
Öyle şeyler yaşıyor, öyle şeyler duyuyoruz ki sabır çizgimiz bizleri zorluyor. Bu insafsız, vicdan yoksunu hayat karşısında çaresizliği yaşıyoruz. Bazen kendi kendimize kahrediyor, kimi zamanda amansız bir ateş çemberinde olduğumuzu görüyoruz.
Böyle zamanlarda umudun penceresinden bakmak istiyor insan, yaşama sevincini yakalayabilmek adına.
.
İnanıyorum ki her karanlığın bir aydınlığı var. Her savaşın bir barışı, yeter ki yaşama sevinci veren umut penceresi kapanmasın.
Eğer o penceremiz açık kalırsa, zorluklara bir başka göğüs gereriz.
.
Biliyorum çok zor. Yaşam kaygan zeminde, ilişkiler çok daha kaygan bir zeminde yaşanıyor, ben ki dostluğu savunurken artık dostlukların bile bir bulut gibi kah oraya kah buraya savrulduğunu görüyorum.
Dileğim, yaşama sevincimiz hep bizimle olsun.
Sevgiyle kalın.
|