Kurban Bayramı insani duyguların ön plana çıktığı, fakirlerin farkına varıldığı, paylaşım duygusunun, yaşandığı bir bayramdır.
İbrahim a.s. Allahın emrine uyarak oğlu İsmail’i kurban edeceği zaman, Cenab-ı Hak İsmail’in yerine koyun kurban etmesini istemiştir. Böylece kurban Hz. İbrahim’den sünnet olarak bizlere intikal etmiştir. Aslında Yüce Rabbimizin bizim kestiğimiz kurbana, akıttığımız kana ihtiyacı yoktur. “Onların (kurbanların)ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.” (Hacc,37.) Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir.
Bizim kültürümüzde bayramlar kaynaşma vesilesidir. Eş dost ve akrabalar, yalnızlar, yaşlılar ve hastalar, ziyaret edilip gönülleri alınır. Bayramın gerçek amacı insanlar arasındaki yakınlaşmanın ve paylaşımın gerçekleştirilmesi, zenginlerin fakiri, yoksulu ve kimsesizleri kardeşçe kucaklamasıdır. Budur bayram…
Evet, kurban pazarları kuruluyor, herkes kurbanını alıyor, kesmek istemeyenler de bağışını yapıyor…
Acaba kutladığımız Kurban Bayramında, kurban kesmekten başka ne kaldı?
Aslında bunu düşünmek gerekir. Bayramın tek amacı kurban kesmek midir? Hayvanlara olmadık cefayı yaşatmak mıdır? Oturup kavurmasını yapıp yemek midir? Kalanları da kavurup bütün bir kış kurban etini yeme mutluluğunu yaşamak mıdır? Ya da parasını bir kuruma bağışlayıp vazifemi yaptım rahatlığıyla, yaşamak mıdır? Soruyorum size, nerede o eski bayramlar?
Seçim zamanı sabahleyin camınızdan bakarsınız herkes oy vermeye gider, bir telaş, bir heyecanla, işte eski bayramlarda da öyleydi, sabahleyin herkes bayramlaşmak için yollara düşerdi.
Oysa şimdi, bayram gelmeden herkes gideceği yeri ayarladı, bayramda da evlerini terk edecekler. Neden? Bayram ziyaretlerinden bir kaçış mı?” Amaann gelenlerle mi uğraşacağım, gelene gidene hizmet et, giderim paşa paşa tatilimi yaparım” düşüncesi mi? Yoksa artık insanların çevresinde görüştükleri kişilerin bir elin parmaklarından daha az mı olması? Ne dersiniz?
Bayram vesilesi ile kapısının çalınmasını bekleyen öyle çok insan var ki, kendileri çıkamadığı için gözleri kapıda bize de gelen olacak mı? Diye özlemle misafir bekleyen…
Sevmiyorum bayramı uzak diyarlarda, bayram heyecanından yoksun geçirmeyi, kapıma gelen dostların geri dönmesini, çocukların zile basıp da boynu bükük geri dönmelerini…
Hoş eskiden çocuklar bayramlaşmak için gelirlerdi, bir renkti, hiç kapısı çalmayanlara belki de bir sesti...
Şimdi çocuklarda gezmiyor artık, neden? Cevabını hepimiz biliyoruz, kötü insanların bunu fırsat bilip onlara zarar vermesi, öyle değimli?
Şimdi düşünüyorum da, nerde kaldı bayram sevinci… Cep telefonları yokken en azından bir telefon açılıp bayram kutlanırdı şimdi, cep telefonlarından mesajla, ya da internetten iki satırla bayramlar kutlanıyor.
Belki de yıllar sonra, bugünlerin de bayramlarını özlemle anacaklardır.
Gelecek çağda” bayram sabahı başucundaki kırmızı ayakkabısını giyme heyecanı yaşayan çocukları” kimse bilmeyecek…
Ama yine de bizler bayram sabahı önce ailemizin, sonra da hiç kapısını çalmadığımız yaşlı ve hasta tanıdıklarımızın, sonra da arkadaşlarımızın ziyaretine gidelim. Kurban kesmeyip de bağış yapıyorsak; gerçekten bunu en iyi şekilde kullanacak yerlere bağış yapalım.
Kurban kesiyorsak da;
Bir yıl boyunca hiç et alamayan öyle çok insan var ki, kurbanımızın etini komşularımızla et paslaşması yaparak kendimizi aldatmayalım, gidelim gerçekten ihtiyacı olan insanlara verelim, verelim ki bayramı bayram tadında yaşayanlardan olalım.
.
İyi Bayramlar…
.
Sevgiyle kalın.
|