Uzunca bir süre sizlere ülkemden uzak bir diyardan yazı yazacağım. İstanbul’dan ayrıldığım gün zorlu bir yağmur vardı. Ancak burada da kelimenin tam anlamıyla sonbahar yaşanıyor.
Daha önce de sizlere sonbahar hakkındaki düşüncelerimi yazmıştım, hüzündür benim için, ayrılıktır sonbahar.
Yaşadığım yer Frankfurt, 660 bin nüfusuyla Almanya’nın beşinci, Hessen eyaletinin ise en büyük şehri. Burada ne Berlin’in karmaşası, ne de Münih’in mimarisi var. Ama Frankfurt’u Almanya’nın tüm şehirlerinden ayıran özelliği Avrupa’nın Finans Başkenti olması. Dünyanın en önemli fuarlarına ev sahipliği yapması, dolayısı ile Frankfurt bir mini-metropol.
Frankfurt Havalimanı yolcu sayısı bakımından Almanyanın en büyük, Avrupa’nın da ikinci büyük havalimanı. Burada adını bile bilmediğiniz her ülkeden insan görmeniz mümkün. Avrupa’nın en kozmopolit şehirlerinden birisi olma özelliğini taşımaktadır. Keşke zaman olsaydı da orada bir banka oturup insanları izleyebilseydim diye geçirdim içimden…
Avrupa’nın Finans Başkenti, bir o kadar da rengarenk insan topluluğu…
Gençlik yıllarımda kıyafetlerimde hep sonbahar renklerini tercih etmişimdir. Sonbahar renklerini kullanarak pek çok tabloda yaptım. Ancak burada insanın hayalini bile zorlayacak renklerle karşılaşmak beni çok heyecanlandırdı.
Kaldığım evin yakınında oldukça büyük bir park var. Zaten bu şehrin parkları oldukça görülmeye değer parklar. Doğaya fazlası ile tutkunum ve sizlere gördüklerimi nasıl anlatacağımı kavrayabilmiş değilim.
Sadece kendimi düşler dünyasında hissettim desem…
Alabildiğine bir renk cümbüşü, ressamlık yönüm oldukça ağır basmaya başladı, al eline fırçanı boya doğayı baştanbaşa… Ağaçların altına âşıkları koy, sarsın sonbahar renkleri sevdalarını, yürürken ayaklarınızın altındaki yaprak hışırtıları bir melodi olsun ruhunuza, sevdanız sarı yapraklardan, kırmızı dallara atlasın, sonra o siyah beyaz kuşun kanadına takılıp gölün kenarındaki bankta kazlara baksın. Kazların bir uçak edasıyla suya uçuşlarını seyretsin, rengârenk ağaçların renkleriyle boyanmış gölün içinde salına salına yüzen, kuğuların nazlı edalarına dalsın, ördeklerle karaya çıksın, tavşanların hızıyla koşsun oradan oraya, sarsın bedeninizi sonbahar aşkı…
Genellikle aşkın mevsimi bahardır derler, yazın en hararetle yaşanan aşk, sonbaharda hüzünle biter, oysa aşkların hüznü denen sonbahar, bu gezdiğim parkta inadına aşka davet ediyor renkleriyle, bir başka çiçek açtırıyor, küllenen yüreklerde, artık sonbaharı da aşk mevsimi demek geliyor içimden, her mevsim sevdanın mevsimi,
yüreğimizden sevgilerimizin hiç eksilmemesi dileğiyle…
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ / Frankfurt-18.11.2012
|