Frankfurt’ta Main nehrinin kıyısı boydan boya galeri ve müzelerle çevrili. İlk olarak galerileri gezmiştim. Benim için hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Buradaki galerilerde göstermelik bir iki resim asılı oluyor diğer resimleri katalog üzerinden gösteriyorlar. Bu da galerileri ruhsuz bir hale getirmiş. İnsan ister istemez Türkiye’deki galerilerle buradakileri karşılaştırıyor…
Galerilerin ruhsuzluğu benim müzelere daha çabuk yönelmeme neden oldu. Gitmek istediğim pek çok müze var ama önceliği iki müzeye verdim. Birisi Avrupa’daki çağdaş sanat koleksiyonları arasında önemli yeri olan Modern Sanatlar Müzesi (Museum Für Moderne Kunst), diğeri de sık sık Louvre Müzesi ile karşılaştırılan Staedel Müzesi.
İlk olarak Modern Sanat Müzesine (MSM) gittim. Müzenin mimarisi çok hoştu. Üçgen şeklinde inşa edilmiş müzeye Frankfurtlular “ pasta dilimi “ adını koymuşlar.
Müzeye giriş ücretli; girerken bir form doldurduk, fotoğraf çekmek istediğimi söyleyince izin kâğıdı verdiler. Ama çektiğiniz resimleri kullanamazsınız dediler. Eh ne yapalım buna da şükür.
Geçen sene kuruluşunun yirminci yılını kutlayan müze, gerçekten atmosfer olarak sizi bir anda içine alıyor. Katedralin yakınında olan müze yaklaşık kırk odadan oluşuyor. Her odaya girerken başka bir dünyaya keşfe çıkmış gibisiniz. Müzede 440 sanatçının 4.500’den fazla sanat eseri bulunmakta. Bunlar ulusal ve uluslararası sanat ortamlarının temsilcisi olan sanatçıların eserleri. Resim, heykel, video ve fotoğraf aynı zamanda ışık, ses ve performans sanatı gibi modern ve çağdaş sanatın bütün alanlarından, gelen eserler sizi kucaklamaktadır.
Fotoğraf sanatçılarının eserlerini seyretmek ayrı bir haz veriyor insana. Sanatçı Mario Pffeifer’in fotografik eserleri, mekansal dizileri ve tematik derlemelerini seyrederken doyumsuz bir zevk aldım. Fotoğraf sanatçısı olan bazı dostlarımın da yanımda olmamasına hayıflandım.
MSM’ ni gezerken röportaj fotoğrafçılığı ile video enstalâsyonlarının sanatseverlerin oldukça ilgisini çektiğini fark ettim. Ben de bir video enstalâsyonunu seyrederken az kalsın arkadaşlarım tarafından orada unutuluyordum…
Öğrendiğime göre burada 2600 fotografik çalışma var ve çağdaş fotoğrafçılık yönünden MMK uluslar arası önemli bir koleksiyona sahip ve ben bu güzelliği doyasıya yaşamaktayım.
Aslında MSM ellili yılların sonunda Pop-Art akımıyla başlayan müze birikimini altmışların minimalist akımıyla devam ettirip günümüzde böylesine zengin bir müze olmuş.
Tabii birbirinden güzel fotoğraflardan sonra değişik sanat eserlerini, heykelleri de izledim, her farklı odaya girdiğim de görmüş olduğum değişik eserler kimi zaman beni gülümsetti, kimi zaman da düşündürdü. Ama şu da var, bu müze yüksek kalitede, çok yeni ve değişik eserlerle genç sanatçılara yeni sanat formları için farklı alanlar ve ufuklar sunmakta.
MSM’ nin en üst katında Thomas Scheibitz’ in dört aydır devam eden bir sergisi var. Çok yönlü bir sanatçı olan Scheibitz’ in eserlerini incelerken kendimi bir renk cümbüşünün içinde buldum.
Sıcak ve canlı renkleri çekici bulduğumdan daha en başından sergi ilginç geldi. Bu serginin başka bir özelliği de ilk kez bir sanatçının solo sergisinin baş motif olması imiş. “One-Time Pad” ismini taşıyan sergi, oldukça farklı. İnsan figürünü kullanan sanatçı, figür ve soyut arasındaki sınırı araştırmış. Ancak bu sergide hoş olan şuydu; sanatçı sergiye eserleriyle beraber arşivindeki çizimlerini, faydalandığı resimleri, gazete kupürlerini, magazin resimlerini ve mutfak eşyalarını da getirmiş. Bütün bu materyaller, sanatçının resimlerini ve heykellerini yaparken nelerden esinlendiğini ve hangi malzemeyi nasıl soyutlandırdığını göstermekte. Bizim tanıdığımız materyalleri kendi kişisel dili içine aktararak resim ve heykel yapması, sergiyi gezenlerin hayranlıkla seyretmesine neden oluyor.
Uluslararası sanatçıların beş yıldızlı eserlerini seyretmenin keyfiyle müzeden ayrıldım. Bir kafede oturup kahvemi yudumlarken bütün gördüklerimi sindirmeye çalıştım ve içimi hüzün kapladı, eğer o yorgunluk olmasaydı bir tur daha atabilirdim diye düşündüm.
Sevgiyle kalın…
Belma Demir Akdağ, Frankfurt, 30.12.2012
|