Zaman zaman hayatım karmakarışık olur. Kendimi karanlık bir ormanda ağaçların arasında çıkış labirentlerini ararken buluveririm. Mutlaka sizlerde çıkış yolunu ararken bir dost eli bir sıcak nefes aramışsınızdır. İnsan bu duyguları yaşarken dünyada tek olduğunu düşünür, sanır ki bir kendi canı acıyor, oysa kafamızı kaldırsak bizim gibi olan ne çok insan olduğunu fark ederiz etrafımızda. İşte böyle dönemlerde elimi uzatıp yardım isteyebileceğim dostlarım bellidir. Bilirim ki el tutuşları doğru yolum olacaktır.
Hiç bir konuşmuşluğunuz olmayan birisi elini uzatıp yardım isteyebilir, işte o zaman bir an yaşadıklarımızı ve bizlerin elini tutanları düşünüp o eli sıkıca tutmalıyız.
Esmer yeşil gözlü çok güzel bir hanımla, selamlaşmaktan öteye gitmeyen bir arkadaşlığımız vardı. Öyle ki bazen adı bile aklıma gelmeyen, uzak bir arkadaş. Çoğu zaman ayni yerlerde olsak da bir türlü iletişim kuramadığımız arkadaşlarımız vardır, bu da öyle bir arkadaş.
Bir gün oturduğum mekâna oda geldi yer yoktu o güzel gözleri ile salonu süzdü, tüm alımıyla yanıma gelip “günaydın, oturabilir miyim?” dedi. Küçük bir tebessümle selam verdim ve “elbette” dedim. Konuşmamız bu kadardı. Ben nerden bilirdim sonradan neler olacağını?
Hani derler ya pandoranın kutusu açıldı, hoş ve alımlı arkadaş benimle saatlerce konuştu, aslında konuşurken, ne kadar güzel bir hanım olduğunu düşünüyordum, gözleri, anlatırken yaptığı el hareketleri uzaktan izlediğim gibiydi zarif ve ince. Ancak duyduklarım karşısında şaşırdım, özeldi, hem de çok özel, ne söyleyeceğimi bilemedim. Hiç konuşmadım” bana biraz zaman verebilir misin?” dedim. Kafamı toplamam gerekiyordu. Bana bir el uzanmıştı, onu sağlam ve doğru tutmam gerekiyordu. Yaşadıklarını anlamıştım ama anlatacaklarım da kuşkuya düşmüştüm “çizgim doğru muydu?”
İnsan hayatı böyledir birileri bir şey anlatır, birileri de yardım eder. Ama doğrudur ama yanlış… Merak ettiniz değil mi? ne olduğunu ben de bilmiyordum. Çünkü o günden sonra arkadaşla bir daha konuşmadık sadece günaydınlarımız devam etti…
Yıllar sonra yıllanmış bir dostumla Kadıköy’de otururken bu hanım geldi. Tanıyamadım, değişmiş ama mutlu. Tıpkı o günkü gibi masamıza geldi izin aldı oturdu. Şaşkındım sadece gülerek “tarih tekerrür mü ediyor?” diyebildim.
Uzun bir övgüden sonra, yıllar önceki o gün için, uzun bir de teşekkür aldım. Yıllar sonra, uzanan eli doğru tuttuğumu anlamanın mutluluğu ile sanki sarhoş olmuştum. Bugün nerdedir? Ne yapar? bilmiyorum kim bilir belki bir daha karşılaşırız…
İşte arkadaşlar hayat böyle bir şey hiç ummadığınız anda, size bir adım gelebilirler ya da tutmanız için bir el uzanabilir, art niyetsiz olarak dostça tutabiliyorsanız ne mutlu size.
Şunu da söylemeden yapamayacağım eğer tutulması için siz elinizi uzatacaksanız, aman dikkat! Eskiden dostluklar, manevi duygular, insani ilişkiler ve sevgi üstüne kuruluyordu. Şimdi bu değerler çok değişti. Çoğu dostluklar çıkar ilişkileri ve maddi değerler üzerine kurulmaya başlandı. Çıkar ilişkisinde, benci düşünce de öne çıktı mı? arkadaşlık falan kalmıyor. Hele bu duygulara sahip birinden de yardım istediniz mi? böyle kişilerin yönlendirmesi de, sizin duvara toslamanıza neden olabilir.
Kendi açımdan baktığım zaman böyle bir durumda elimi tutacak dost birikimim var. Düşünürseniz eğlenmeye arkadaş çoktur, sıkıntınızda yanınızda duranlar gerçek arkadaştır. Bu tür arkadaşlarınıza iyi sarılın, hem de sımsıkı çünkü bu tür arkadaşların artık nesli tükeniyor.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ,24.2.2013
|